Bu Beyler Bim'e Ne Zaman Gelir?

981 85 44
                                    

______________________________________

O sabah gözlerimi Alaz'ın telefonunun alarmıyla açtığımda huzursuzca kıpırdandım yattığım yerde. Yavaşça ona doğru dönüp "Ne bu?" dedim ne alakaysa. Alarm olduğunun farkındaydım halbuki..

Alaz üstümdeki örtüyü çeneme kadar çekip "Bir şey değil, uyu sen.." dedi alnımı öperek. "Ben işe gideceğim, tamam mı?"

İlk başta fazlasıyla uykulu olduğum için "Tamam.." dedim bu söylediğine ama Alaz kalkıp hazırlanmaya başladığında biraz kendime gelmeye başlamıştım.

"İşe gideceğim." diyişini de yeni yeni idrak ediyordum..

"Saat çok erken değil mi ya..?"

Uykulu sesime gülümseyip "Öyle.." diye cevapladı sorumu. "O yüzden uyu sen."

Ama omuz silktim bu önerisine. Sonra üstümdeki örtüleri çekip "Kocamı işe uğurlayacağım..!" dedim uyku sersemi bir huysuzlukla. Alaz'sa güldü bu halime.

O üstünü giyinirken ben lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım ve uykulu halimden arındım tamamen. Sonra Alaz'a kahvaltı hazırlamak için mutfağa gittim ama Fatih de oradaydı. Tost yapıyordu sanırım kendisine..

"Günaydın.." dediğimde bana bakıp gülümsedi.

"Günaydın.. Rahat uyudun mu?"

Ona kafa sallayıp "Hıhım.." diye mırıldandıktan sonra tost makinesini işaret ettim gözlerimle. "Erkencisin.."

"İşe gideceğim çünkü." diye açıklama yaptı meraklı halime. "Sana da yapayım mı tost..?"

Omuz silktim.

"Yok.. Ben kocama kahvaltı hazırlayacağım.."

Fatih bu söylemime sesli bir şekilde gülerken ben de minik bir tebessüm sundum ona. Biliyorum hala garip geliyordu Alaz'dan kocam diye bahsetmem ama ne yapabilirdim ki..? Kocamdı sonuçta..

Kahvaltı hazırlığına başlamak için buzdolabına yöneldiğimde "Sen onunla doyacak mısın?" diye sordum Fatih'e. Tost için ekmeğin yarısını kullanmıştı aslında ama ben yine de ona bu soruyu yöneltme gereği duydum, çünkü erkekler biraz şeydi.. Nasıl desem..

"Doymazsam bana da mı kahvaltı hazırlayacaksın? Valla yerim biliyor musun..? Ayı gibi açım.."

Heh! Doğru tabir buydu sanırım. Ayı gibi açlardı..

Fatih'e kafa salladıktan sonra üç tane yumurta çıkardım dolaptan. Biraz peynir, zeytin, reçel, bal falan.. Ardından eşyaların yerini sora sora -mutfakları çok karışıktı bu arada- patates soyup doğradım ve patatesler kızarırken yumurtalara yöneldim yeniden. Hepsini bir kaseye kırıp iyice çırptıktan sonra da enfes bir omlet yaptım..

Sanırım Tuğra kokusunu almıştı omletin, hemen mutfağa damladı çünkü.. Hazırladığım masaya iştahla bakarken kravatını bağlamaya çalışıyordu bir yandan da.

"Allah'ım sonunda şu mutfağa bir kadın eli değdi!" diyerek sandalyeye yerleştiğinde güldüm bu söylediğine. O da işe gidecekti belli ki.. Tam emin değilim ama babasının yanında çalışıyor diye biliyordum..

Ama böyle takım elbise, kravat falan giydiğine göre, ciddi bir mesleği olmalı diye düşündüm. Belki de şirketi falan vardı babasının, ne bileyim..

Tuğra ve Fatih daha fazla sabredemeyerek patates kızartmasına daldıklarında nihayet kocam da teşrif edebilmişti.. Onu görünce yanımdaki sandalyeyi geriye doğru ittim ve "Gel hadi!" dedim elimi sandayeye vurarak. "İşe geç kalmadan doyur karnını.."

Kış Güneşi (+18) {Yaz Yağmuru İkinci Kitap} Where stories live. Discover now