4.Bölüm-Yükselen Alevler.

12.2K 690 70
                                    

                 

Multimedya Astrid'in çizdiği resim. Ayrıca bir soru soracağım , yorumlarınızı bekliyorum.

Adrian hakkında ne düşünüyorsunuz?:D

Not:Dansta ki şarkı ; Never Say No-Abel Korzeniowski

-

Beth , odamdan gideli üç saat olmuştu. O gittiğinden beri gözüme uyku girmemişti . Şu an ise karanlığın içine gömülmüş şehri , odamın balkonundan izliyordum. Esen soğuk rüzgârlar , tenimin her bir santiminin donmasına sebep olurken bedenim yabancı olan bu şehri benimsemişti bile. Burada sandığımdan çok daha fazla olaylar dönüyordu , bugün ilk işim bu olayları çözmek olacaktı. Balkondan çıkıp giysi dolabına doğru ilerledim ,beyaz bir tişört ile kot pantolonu alıp üzerime geçirdim. Gecenin siyahını anımsatan saçlarımı topladıktan sonra , hançerimi dar pantolonun arka tarafına sıkıştırdım. Kapıyı açtığım dakikadan itibaren , görevlilerin anlamsız bakışlarına maruz kaldım.

''Adrian'ın odasına gideceğim.''dediğimde beni şüpheyle süzseler de onay verip onun odasının önüne kadar bana eşlik ettiler. Beynimde ki karmaşanın , yüzümün ifadesine yansımamasını umarak kapıyı yavaş bir şekilde attım. Kalbimin atışı , kulaklarımdan yankılanırken tenim kırmızıya yakın bir renge bürünmüştü. Adrian , üstsüz bir şekilde yüz üstü yatıyordu. Parmak uçlarımla ona doğru ilerledim ve yatağının boşta kalan yanına oturup onu izledim.

Siyah saçlarının tutamları , beyaz yastığın üzerine düşmüştü. Uzun ve ince burnu fazlasıyla simetrik duruyordu , orta dolgunluğa sahip olan dudakları ise aralanmıştı. Yüzünde ki kasılmalardan anladığım kadarıyla Adrian şu an kesinlikle iyi bir rüya görmüyordu. Kaşları çatılmış , yastığı saran güçlü ellerinde ki damarlar belirginleşmişti. Sırtında ki kemikler , kasılması sonucu daha belirgin bir hale gelirken derin bir nefes aldım. İlahi bir görüntüsü vardı, karanlık sıfatı ona fazlasıyla yakışıyordu.

Gözlerim yan tarafta ki kâğıda ve fırçayla yan yana duran boyalara doğru gitti. İçimde ki ses o fırçayı almam adına haykırıyordu ve ne yazık ki bende içimde ki sesleri dinleyen biriydim. Kâğıdı ve fırçayı elime aldıktan sonra Adrian'ın karşısında ki koltuğa oturdum. Bu yaptığımdan ne anlam çıkartmalıydım bilmiyordum ama iç sesim onun resmini çizmem için çığlıklar eşliğinde bağırıyordu.

Uyurken yüzünün aldığı hali yansıtan bir resim çizmiştim , kaşları çatılmış ve dudakları aralanmıştı fakat bu yeterli değildi. Siyah saçlarının benim gözümde ki kutsallığını ifade etmek istiyordum ve siyahın en çok yakıştığı tek bir kuş vardı ; Karga. Göğsünde ki kuşların aksine karga , siyahın en asil durduğu hayvandı. Saçlarının tutamlarının arasına bir kaç karga çizdikten sonra ellerim benden bağımsız olarak kırmızı rengin üzerine gitti. Fırçayı , kırmızının üzerinde dolaştırdım ve arka planı 'kan Kırmızısı'na boyadım.

Adrian , tersine döndü. Elleri yumruk haline geldi ve dudakları daha fazla aralanırken , bedenimi titretecek o cümleler dudaklarından döküldü.

''Vera!''diye bağırdıktan sonra uyandı ve karşısında ki duvara baktı. Dizlerini yüzüne kadar çekti ve ellerini siyah saçlarının arasından geçirdi. Acı çekiyor gibi bir hali vardı ama acı çekmesiyle benim adımın ne alakası vardı ki? Tuttuğum nefesimi vererek burada olduğumu belli etmek amaçlı boğazımı temizledim. Bakışları şaşkınlık içinde bana doğru dönerken , 'ne yapıyorsun burada?' anlamında kafasını salladı.

''Günaydın''dedim gülerek , tamam böyle saçma bir şey yapmanın zamanı değildi ama dilim gerekli sözcükleri bir türlü söyleyemiyordu hâlbuki buraya gelene kadar bir sürü senaryo kurmuştum kafamda.

Gecenin SenfonisiWhere stories live. Discover now