28-Ölü Kadın

4.2K 342 12
                                    

ADRİAN CASTELAİN

İleride ki harabe evi gördüğüme hiç bu kadar mutlu olacağımı sanmazdım. Alevlerimi, avuçlarıma topladıktan sonra eve ilerlemeye devam ettim. Düşüncelere yoğunlaştığım an, beynimin ızgarada kızartıldığını hissettim. Siktiğimin frekans dalgaları, beynime acı bir şekilde çarpıyordu. Bunu yapan balık adamdan başkası olamazdı. Son bir not, diye ekledim kendime. Balık adamın kuyruğunu, götüne sokacaktım. Gerçekten.

şüncelerden uzaklaşmayı denesem de başaramadım. Bu yüzden kapıyı kırdım ve güçlükle içeriye attım bedenimi. Görüş alanım darlaşıyor, başıma bıçaklar saplanıyordu. Her şey Astrid için, diye tekrar ettim. Aksi hâlde bu sikik acıya dayanabileceğime ihtimal vermiyordum.

Sinirlenme Adrian, beyninin güzelliğini kıskandığı için bu dalgaları yolluyor.

Sesler arttıkça dayanamayacağımı fark ettim. Görüş alanım gittikçe kararmaya başladı ve dizlerimin üzerine çöktüm. Uzaktan gelen adım seslerini güçlükle işitiyordum, bir şeyler yapmalıydım. Alevlerimi serbest bırakırsam, Astrid'de yanacaktı. Bilincimin kontrolünü kaybediyordum.

"Castelain, aramıza katıldığına sevindim. Ölü sevgilini görmeye hazır mısın?"dedi, balık adam.

Cümlelerini duyduğum an içimde dünyanın sonunu getirecek kadar büyük bir öfke ortaya çıktı. Damarlarımda akan kan, balık adamı öldürecek zehirli bir maddeye bürünmüştü sanki. "Yalan söylüyorsun."diye bağırdım, sesim odanın içinde binlerce farklı versiyonla yankılandı.

"Doğruyu söylüyorum. En güzeli de ölü bedenine sahip olmaktı. Onu öyle bir becerdim ki kanlar içinde kaldı."

Hayır, diye geçirdim içimden. Yapmış olamazdı. Astrid'in güzel bedenine, iğrenç elleriyle dokunamazdı. Bu balık adamın kuyruğu fazla uzamıştı. Fakat üzerine basmayacak, kökünden kopartacaktım. Astrid ölmemişti, bensiz ölmesine izin vermezdim. Birlikte ölecektik, ona bunun sözünü vermiştim.

Tüm öfkemi balık adama yönlendirdim. Görüş alanımda ki karartı, beynimi patlatan ses umurumda bile değildi. Dizlerimin üzerinden doğruldum ve alevleri, vücudumda topladım. Gözlerime kızıl bir şerit indi, alevlerin arkasından siluetleri görebiliyordum.

"Dalga boyutunu arttırın, hemen! İçeriye su takviyesi yapın."diye bağırdı fakat her şey için çok geçti. Çünkü ne dalga boyutu, ne de su seviyesi benim acımın önüne geçemezdi.

Tanrı şahidim olsun ki Astrid'e bir şey olduysa, yakacağım tek yer burası olmazdı. Okyanusları bile katlederdim, dünya cehennemden farksız olurdu. Ben, cennetimden alınmışken başkalarının cehennemde olması umurumda bile olmazdı.

Yanmış ten kokusu, tüm odaya yayılmıştı. Su takviyeleri kesilmiş, frekanslar gitmişti. Geç olmadan öfkemi kontrol etmeyi denedim ve alevleri durdurdum. Görüş alanım eskisi gibi olduğunda tüm odanın yandığını gördüm. İleride ki merdivenlerden koşar adımlarla çıktım, kırmızı kapılı odayı omzumu kırarak açtım. Acı umurumda bile değildi, Astrid'in iyi olduğunu görmem lazımdı.

Tam karşımdaydı. Bir sedyenin üzerine yatırılmıştı. Çıplak bedeninde ki kesikler, gözlerimin dolmasına sebep oldu. O, üşüyordu ve kimse onu ısıtmamıştı. Hâlbuki ona söz vermiştim, üşürsen tüm dünyayı yakarım diye. O üşüyordu ve benim kalbimden başka hiçbir yer yanmıyordu.

Hareketsiz bir şekilde yatıyordu, nefes alıp almadığından bile emin değildim. Gerçeklikle yüzleşmekten korkuyordum.

Gecenin SenfonisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin