22.Bölüm-Krallık

5.4K 390 52
                                    

Multimedya Jules

Yeni bir çift eklendi. Favoriniz hangisi?

#Jastrid mi?( Jules ve Vera, Astrid)

#Aera mı?(Adrian ve Vera)


-

Ona doğru şüpheci gözlerle baktım. Sarı saçlarını, gelişi güzel bir şekilde toplamıştı. Kalkık ve uzun bir burnu vardı. Dolgun dudakları, açık pembe rengine bürünmüştü. Vücudu, gerçekten hoş diyebileceğim bir kategoriye giriyordu. Hepsinden öte fazlasıyla belirgin âdem elması bile onun teklifini kabul etmem için yeterliydi. Bir günlüğüne, her şeyi arkamda bırakabilirdim. Tüm kalp kırgınlıklarımı, tüm acılarımı ve en önemlisi, gerçek beni.

''Hadi, gidelim.''dediğimde arsız bir sırıtışla bana doğru baktı.

Siyah kuyruğunu yüzeye çıkarttıktan sonra bana doğru ilerledi. Mat olmasına rağmen parıltıları, gölü süslüyordu. ''Gel, başka bir boyuta geçiş yapacağız.''

''Nasıl yani?''

''Hadi ama gölün bize yeteceğini mi düşünüyordun? Sadece bizim türümüze açık olan kapıdan, kraliyete geçeceğiz.''dedi ve suyun içine daldı. Denemekten zarar gelmedi değil mi?

Bedenimi, suyun içine ittikten sonra gözlerimi açtım. Nefes alabiliyordum, tuhaf hissediyordum. Benimle bir bütün hâlinde olan kuyruğum, saniyelere meydan okuyacak bir hızda aşağıda ki girdaba doğru ilerledi. Jules'un ardından bende, bedenimi girdaba doğru bıraktım. Saçlarım, yüzüme doğru çarparken küçük bir sarsıntı geçirdim. Ardından gözlerimi sonsuz maviliğin şehrine açtım.

Tanrım, burası inanılmazdı. Karşımda ki bir su altı şehriydi. Deniz taşları ve kabuklarıyla yapılmış evler, oldukça sağlam gözüküyordu. Adını bilmediğim binlerce bitki, kumların ardına karışmıştı. O kadar berrak bir maviliğe sahipti ki gözlerim kamaştı. Az ileride incilerden yapılmış bir saray vardı. Jules, yanıma geldi ve gülümsedi. Ah, aklımı kaçıracak gibiydim. Suyun altında nefes alabiliyordum, tıpkı hava gibiydi. Bacaklarım yoktu fakat yokluğunu aratmayacak bir kuyruğum vardı.

''Buradaki denizkızları, göğüslerini örtmek için deniz kabuklarından yapılan süslemeleri kullanır ve senin gezegen büyüklüğünde ki göğüslerin, ucuna kadar belli oluyor.''dedi tek bir solukta.

Gözlerim, göğüslerime doğru kaydığında dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. Siyah saçlarım, su sayesinde geriye doğru çekilmişti. Göğüslerimi örten en ufak bir şey bile yoktu ve ben, bundan rahatsızlık duymamıştım. Hiç olmadığım kadar özgür hissediyordum.

''Pekâlâ, bana deniz kabuğu bulursan seve seve takarım.''dedim gülmeye çalışarak.

''Zaten yeni birinin geldiğini anladığımda an kabuk getirmiştim.''dedi arsız bir sırıtışla. Tam omzuna bir tane yapıştırdım.

''Piç herif, bunca zamandır o kabuk sendeydi ve sırf göğüslerimi görmek için bana vermedin mi?''

''Ne diyebilirim ki? Görülmeye değer göğüslerin var,''dedi ve kuyruğuna doladığı siyah kabuğu denizin sularına doğru serbest bıraktı.

''Ne yaptın sen?''

''Onlar, göğüslerini örtmeye yetmeyecek kadar küçük.''dedi ve aşağıya doğru yüzmeye başladı. Parmağında ki yüzüğü çıkarttı, kumun üzerine koydu. Kum, geriye doğru çekildi ve binlerce inciyi,gözlerimizin önüne serdi.

Gecenin SenfonisiWhere stories live. Discover now