31-Final Part 1

4.7K 361 26
                                    

Bu, finaldan önceki bölüm. Bir sonra ki bölüm final olacak. Yorumlarınıza göre kurguyu değiştirebilirim, haberiniz olsun. :p

Kalbim atmaya devam ettiği her saniye, vücudum geri dönüşü olmayan bir ızdıraba boğuluyordu. Ciğerlerimin parçalara ayrıldığını, zehrin iç organlarıma kadar işlediğini hissedebiliyordum. Hiç bir zaman ölümümün böyle olacağını düşünmemiştim. Hayata o kadar kaptırmıştım ki kendimi ölümü unutmuştum. Ve şimdi, ölümle karşı karşıyaydım.

Adını koyamadığım bir korku vardı. Bilinmemezliğe doğru gidecektim, unutulmaya yüz tutmuş bir anı olarak kalacaktım zihinlerde. Hiç yaşamamış gibi unutulacak ve küllerden ibaret olacaktım. Yine de acımın sebebi, bu değildi. Çok daha ötesiydi.

Sebebi Adrian'dı. Onsuz bir dünyada olma fikri zaten ölüm gibiydi. Şimdi ayrılma vaktimiz gelmişti fakat nasıl veda edeceğimi bilmiyordum.

Üzgünüm sevgilim, en başından beri öleceğimi biliyordum ama son kez sana ait olmak adına söylemedim. Üzülmeni, çözüm aramanı ve sonunda bir şey bulamayınca daha da çok parçalanışını görmek istemedim.

Senin için bile yaşayamıyorum. Bu kadar aciz bir âşığım ben. Hâlbuki hep kalp kırıklığından öleceğimi düşünürdüm. Tedavisi bulunmayan, olmayan bir zehirle değil. Hep sana duyduğum aşkın, beni zehirleyeceğini sanardım. Yanılmışım.

Tamamen savunmasızsın. Önceden gözlerinde ki duyguları bile bariyerlerinin arkasına saklardın. Şimdiyse tüm ruhunla, bana soyunmuş gibisin. Kırgınlığını, acını hissedebiliyorum. Yine de seni teselli edemiyorum. Şu an hangimiz daha ölüyüz, bilemiyorum.

Öyle bir şey ki aşk, öleceğim hâlde seni teselli etmek istiyorum sanki ölecek olan ben değilmişim gibi. Yeni çıkmış sakallarını, avuçlarımın arasına almak ve tam kalbinden öpmek istiyorum seni. Nabzın, dudaklarımda yankılansın kalbim, sonsuza kadar senin ritminle çarpsın istiyorum.

O kadar acı veriyor ki bu düşünceler. Eskiden olsa hayal kurdukça mutlu olurdum. Şimdiyse kurabileceğim bir hayal yoktu. Çünkü hayal kurmak, yaşayanlar içindi.

"Hayır, hayır. Bir çözümü olmalı."dedi, Adrian. Sesi titremişti tıpkı bedeni gibi. Etrafında ne varsa, kırıp döküyordu. Nefretini kusuyor, acısını aldatıyordu.

Güçlükle ona ilerledim ve bedenini, bana doğru döndürüp ona sarıldım. Bedeni, elektrik verilmişçesine titriyordu. Kalbimin, mümkünmüş gibi daha fazla acıdığını hissettim. Onsuz yapamayacak kadar bencildim. Omuzlarıma düşen sıcak gözyaşları, beni beklemediğim bir yerden vurmuştu. Adrian, kollarımın arasında ağlıyordu. Bedenimi öyle sıkı sarmıştı ki nefes alamayacağımı hissettim. Hıçkırık sesleri, kulaklarımda yankılanıyor ve beni, ölüme bir adım daha sürüklüyordu. "Gitme, bırakma beni."diye fısıldadı, küçük bir çocuğun korktuğu zaman annesine yalvardığı tonlardaydı sesi.

O, benim için ağladı. Ben ise ikimiz için. "Biliyorsun, elimde değil. Hiçbir çaresi yok."

"Buluruz, yaşatırım ben seni. Tanrı'yı bile karşıma alırım, yine de bırakmam."

"Adrian, adını bile bilmediğimiz biz zehrin tedavisini arıyoruz. Öldüğümü hissediyorum. İç organlarımın parçalandığını, her geçen saniye daha zor nefes aldığımı hissediyorum. Sen, beni kalbinde yaşattığın her saniye zaten ölümsüzüm."

"Be..ben, seni asla bırakmamalıydım. Tüm hata benim, beceriksiz orospu çocuğunun tekiyim. Seni kaybedemem, anlıyor musun? Seni kaybedersem, kendimi bir daha bulamam."

"Şşt, yapma böyle. Benim için yaşa."

"Senin için yaşayamam, küçük yıldız. Seninle birlikte yaşarım ve eğer sen yoksan, seninle birlikte ölümü göze alırım."

"Saçmalıyorsun! Benim ardımdan yaşayacak, gülecek ve mutlu olacaksın. Acını unutacak, her şeyi zamana bırakacaksın."

Adrian, geriye doğru çekildi. Onun yokluğu, bedenime daha da fazla yıkım getirdi. Duvarın dibine çöktüm ve ona doğru baktım. Kemiklerimin çıtırdadığını hissetsem de bir şey diyemedim, daha da kötü olsun istemedim.

"Bana, bak. Ben, senden önce bile gülmüyordum. Ben, seninle birlikte gülmeyi öğrendim. Senden sonra mutlu olmamı nasıl bekliyorsun? Tutamayacağım sözler vermem ben, küçük yıldız. Sen öldükten sonra yapacağım ilk iş, kafama sıkmak olacak. Çünkü bu dünyayı, yaşanabilir yapan sensin. Yaşam yoksa, insanlarda olmaz."

"A..adrian,"diyebildim güçlükle fakat devamını getiremedim çünkü kan kusmaya başladım. Adrian, beni kucağına aldı ve saçıma öpücükler kondurdu. Akademiden çıktıktan sonra ilerlemeye devam ettik, nerede olduğumuzu soracak bir hâlim bile yoktu çünkü ciğerlerim, öksürmekten parçalanacak duruma gelmişti.

Gözlerimi sıkıca kapattım, acının geçmesini umarak.

❄️
Ilık bir esintiyle, kapattığım gözlerimi zorlukla açtım. Adrian'ın dizine yatmıştım, saçlarımı okşuyordu. Beni görünce öyle bir gülümsedi ki içimin acıdığını hissettim. Gözleri, ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu. Siyah saçları, rüzgârın etkisiyle dalgalanıyordu. O kadar güzeldi ki gözlerim, ilk defa güzelliği karşısında yaşlandı.

"Ağlama, küçük yıldızım. Bizim için geldik buraya. Biliyorum, boktan bir adamım. Seni zamanında tersledim. Tek sebebi seni, kendimden korumak istememdi. Tüm bunlara rağmen seni kendimden bile çok sevdim Astrid Storm. Benim yaratılış sebebim, savaş değil sensin. Sen olmasaydın uğruna savaşacak bir şey olmazdı. Gülümsemesine cenneti sığdırdığım kadın, karanlık evrenimde ki tek yıldız. Birlikte yaşayamıyoruz, yaşasaydık bunu evlilik teklifi olarak düşünebilirdin. Fakat bu, bir sonsuzluk teklifi. Benimle ölür müsün, Astrid Storm?"

"Adrian, bunu senden isteyemem. Yapamam."dedim, gözümden süzülen yaşlarla. Gözyaşlarımdan öptü beni, onlarca defa. Tanrı'nın en güzel armağanıydı bu adam. Ona veda etmek, cennetten vazgeçmek kadar zordu.

"Sana bir söz verdim. En kötü, birlikte ölürüz dedim. Şimdi birlikte ölüyoruz. Bu uçurumdan atlayacağız ve bedenimizi, denizin sularına bırakacağız. Yine de birlikte olacağız küçük yıldız, biz bedenlerden ibaret değiliz. Sen, ruhumun aydınlık yansımasısın. Bedenimizi parçalasa da geçen zaman ruhun, hep benimle kalacak."

Adrian, beni kaldırdı ve uçuruma doğru ilerlememi sağladı. Son kez yeşil harelerine baktım, okyanustan çok daha güzeldi onun renkleri. Bana sıkıca sarıldı, hiç bırakmayacakmış gibi.

"Sonsuza kadar seni seveceğim."diye fısıldadım, kulağına.

"Sonsuza kadar,"diye onayladı beni. Ardından ikimizde uçurumdan aşağıya serbest bıraktık bedenlerimizi, sonsuzluğa kanat çırptık. Fakat hâlâ birlikteydik. Bazı aşklar vardı. Ne yaşam ayırırdı ne ölüm.

Bizde o misaldik. Yaşarken ölmüş, ölmek üzereyken yaşamıştık. Çünkü biz Adrian ve Astrid'tik.

Gecenin SenfonisiWhere stories live. Discover now