20.Bölüm-"Ayrılık"

5.5K 366 91
                                    

Bu bölüm kısa, farkındayım. Yarım saatim vardı ancak bu kadar karalayabildim, beklemede kalın. Hepinizi çokça seviyorum.:)

-

Sözün bittiği dakikaları yaşıyordum, duyduğum cümleler sonucunda tenim, kaskatı kesilmişti. Adrian, yanıma doğru koştu ve yere yığılmak üzere olan bedenimi, güçlü kollarının arasına aldı. Bir çeşit şaka mıydı?

Gözlerim, Nina'ya doğru kaydığında onunda, benden farksız olduğunu gördüm.

"Kaçman için bir dakikan var, yoksa seni büyük bir zevkle öldüreceğim."diye tısladı Adrian, dişlerinin arasından.

"Yapma, bırak kalsın. Öğreneceklerimiz var."diye fısıldadığımda, adam gülmeye başladı. Tanrım, komik bir şey mi vardı?

"Sadece şaka yapıyorum, ikiniz fazla benziyorsunuz da. Sizi denemek güzel olur diye düşündüm, nasıl da geldiniz oyunuma."dedi ve kahkahalara boğuldu.

Adrian, adama doğru ilerlerken onu durdurdum ve yumruk yaptığım ellerimi, adamın gülüşüne geçirdim.

"Piç herif, kalbime iniyordu!"diye bağırdım. Kanlı dişlerinin arasından alaycı bir gülümseme bahşetti.

"Tanrım, söylenildiği kadar sertsin. Çılgın kedicik seni, hani patilerin?"

"Ne söylüyor lan bu?"diye bağırdı Adrian.

"Hiç, sadece sizi uyarmaya geldim. Okulu koruyan bariyerler, kötülüğe yeteri kadar dayanmaz. Bir an önce hazır olun çünkü bizim için gelecekler."

"Ben hazırım,"dedi Tyson gülerek.

"Evet, o hazır. O kaslarla üçüncü dünya savaşını bile başlatabilir."dedi Destiny, hayran bir şekilde.

"Hey, bende hazırım."dedikten sonra üzerini çıkarttı Damien. Adrian, elleriyle gözlerimi kapattı.

"Siktiğimin tişörtünü sadece yatak odanda çıkart."dedi Adrian, her bir cümlesine vurgu yaparak.

"Sana özel bir şov yapabilirim, Castelain."diye mırıldandı Damien, kışkırtıcı bir sesle birlikte.

"Yürü küçük yıldız, gidiyoruz. Yoksa katil olacağım."

"Küçük yıldız mı? Büyük meme, büyük dudak, büyük kalça varken sadece küçük yıldız mı? Tanrım, romantiklikten ölüyorsunuz!"dedi Damien.

"Kes sesini Damien,"dedim ve Adrian'ın ellerini çekerek çıkışa doğru ilerlemeye başladım.

"Gidelim Adrian."

Adrian, sert ve hızlı adımlarla beni takip etti. Dışarıya çıkana kadar arkama bile dönüp bakmadım. Tanrım, sinirlerim gerçekten bozulmuştu. Böyle bir şeyin şakası bile yapılmazdı.

Dışarı çıkar çıkmaz bedenimi, toprağın üzerine attım. Çimenlerin kokusunu, içime çekerek sakinleşmeyi denedim. Adrian, tam yanıma uzandı. Parmakları, bileğimi kavradı ve usulca okşamaya başladı.

"Kafasını götüne sokmalıydım,"diye mırıldandı. Yüzümü, ona doğru çevirdim.

Yüzünü, parmaklarımın arasına alıp kirli sakallarını okşamaya başladım. Teni, huzur kokuyordu. Kafamı, göğsüne koyduktan sonra parmaklarımı, göğsünün üzerinde gezdirmeye başladım.

"Sana sarılınca iyi oluyorum."

"O zaman bana sonsuza kadar sarılabilirsin, küçük yıldızım."

Gecenin SenfonisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin