23.Bölüm-Peri Kızı

5.1K 398 59
                                    


Hiçbir şey söyleyemedim, ne söyleyebilirdim ki? Üzgünüm Jules, sevdiğim adam tam bir piç fakat ben hâlâ ona âşığım. Ah, hiç sanmıyordum.

Bir mağaranın kıyısına, dirseklerimizi yaslamıştık. Sessizliğin tadını çıkartıyorduk, her şey ve herkesten uzakta kalan bir yerde. Ya da sadece ben çıkartıyordum çünkü Jules, tuhaf bir şekilde beni izliyordu.

"Beni izleme sebebini öğrenebilir miyim?"diye sordum, kibar bir ses tonuyla.

"Çok güzelsin ve renklisin."

"Renkli mi?"dedim, gülerek.

"Soluk canlılara göre fazla renklisin, peri kızı."

"Teşekkür ederim Jules. İçim hiç rahat değil, size savaş açabilirler."

"Açabilirler, umurumda değil. Uzun zaman sonra uğruna savaşılacak bir şey buldum."

"Jules, böyle söyleme."

"Sorun değil, peri kızı. Bana karşılık vermek zorunda değilsin."dedi, hüzünlü bir şekilde gülerek.

"Peki şimdi ne yapacağız?"

"Bir saat kadar süremiz kaldığını tahmin ediyorum. Yollarımız ayrılacak fakat beni özlersen, bulacağın yeri biliyorsun. Eğer bulamazsan sana, bana ait bir şey bırakacağım. Beni özlediğinde, adımı deniz kabuğuna fısıldaman yeterli."

"Deniz kabuğu mu? Bir çeşit telefon gibi bir şey mi?"dedim, gülerek.

"Hayır, hepimizin bırakmak zorunda kaldığı insanlar var. Bir büyücüyle anlaşıp, aramızda ki iletişim görevini görebilecek bir şey tasarladık. Her, denizkızı ve erkeğinin kendine ait bir kabuğu var. Sadece bir kişiye verilmek üzere."

"Ve sen, hakkını benim üzerimde kullanıyorsun. Yapma Jules, benden daha iyileri var."

"Benim için yok peri kızı. Lütfen, kabul et."

"Pekâlâ, kabul edeceğim. Ne yapmam gerekecek?"

"Deniz kabuğuna, adımı fısıldadığın anda seni duyabileceğim. Her nerede olursam olayım. Eğer kötü durumdaysan, senin için karaya çıkabilirim. Değilsen, benim için bir günlüğüne denizkızı olabilirsin."dedi, göz kırpıp.

"Bana mı yazılıyorsun?"dedim, tek kaşımı kaldırıp.

"Hayır, sana hak ettiğin değeri vermeye çalışıyorum."

"Teşekkür ederim, beni iyi hissettiriyorsun."

"Seni, mükemmel hissettirmek istiyorum ama vaktimiz kısıtlı. Hadi, denizkızı. Yüzmemiz gerek, az kaldı."

Mavi harelerinde ki üzüntü tohumları, içimin burkulmasına sebep olmuştu. Beni sevdiğini sanmıyordum fakat bana karşı ilgisi olduğu barizdi. Benim için savaşı göze almıştı. Yaşıyorsam, onun sayesindeydi. Ona doğru yaklaştım ve yüzünü, avuçlarımın arasına aldım. Tüm cesaretimi topladım ve en doğru, yanlışı yaptım.

Dudaklarımı, dudaklarına bastırdım. Yaptığım karşısında afalladığı belliydi. Kaskatı kesilmişti, bir an onu yanlış anladığımı düşünüp, geriye çekilmek istesem de kolları, belimi sarınca beni istediğine emin oldum. Dudakları, dudaklarımın üzerinde ustaca hareket ediyordu. Kollarımı, boynuna sardım ve parmaklarımı, saçlarında keşfe çıkarttım. Hızlıca inip kalkan göğsü, göğsümle savaşın eşiğine gelmişti. Dili, ağzımın içinde ritmik bir şekilde hareket ediyordu.

Gecenin SenfonisiWhere stories live. Discover now