19.Bölüm-Benimle Yan

6.7K 428 98
                                    

                 

Merhaba küçük yıldızlar, nasılsınız?

Multimedya Adrian'ın yaptığı hediyenin temsili bir resmi.

İyi okumalar!:)

-

Andreas 'ın Anlatımı:

Karşılıksız aşk, yaşarken öldüren illet bir duyguydu.

İçimden atmak için kalbimi, çıplak ellerim eşliğinde sökebilirdim. Gerçi buna çok gerek kalmıyordu çünkü Vera ve Adrian'ı her gördüğümde, kalbim yere düşen bir cam misali parçalara ayrılıyordu. Adrian piçinin yerinde olmak için yapamayacağım tek bir şey yoktu.

Onun mükemmel dolgunlukta ki, şehvetle kaplanmış dudaklarını istediği zaman öpebiliyordu. Geceyi anımsatan siyah saçlarının tutamlarını, parmaklarının arasına hapsedebiliyor ve onları istediği zaman okşayabiliyordu. İnce fakat kıvrımlı bedenini, kollarının arasına alabiliyordu.

Ben ise onları sadece izliyordum.

Pişmandım, o gece içkiyi o kadar kaçırmamış olsaydım Adrian'ın yerinde ben olacaktım. Lanet ile uğraşmak zorunda dâhil kalmayacaktı, bedenlerimiz hiçbir tehlike olmadan birleşebilecekti. O gece, benim hayatımı bitiren geceydi.

Adrian, yıllar boyunca Astrid'i sevmişti. Bunu, ona belli etmese de bana belli etmekten, kaçınmamıştı. Astrid'i kırmıştı, kanatmıştı. Astrid, onu paramparça eden kişinin, kırıklarını toplamasına izin vermişti. Saçmalıktı bu! Ben onu seviyordum, her zaman kırıklarını toplamak için yanında olmuştum. Bana izin vermemişti, hâlbuki ben onu toplarken parçalara bölünmeye dâhil hazırdım.

Kıskançlık ve kaybediş, beni tamamıyla farklı birine dönüştürmeye başlamıştı.

Astrid'i öpmüştüm, yıllardır özlemini duyduğum dudakları hâlâ aynı yumuşaklıktaydı. Yaptığım yanlıştı fakat o an, dünyada ki tek doğru gibi gelmişti.

Adrian'ın sözleri kulaklarımda yankılanırken yüzümde ki kanı, elimin tersiyle silip dövüş odasına doğru ilerledim. Yumruk yaptığım ellerimle, torbaya hızlı bir şekilde vurmaya başladım.

O benimdi.

Adrian, aramızda ki engeldi ve Astrid, gerçeği çok yakın zamanda fark edecekti.

Ellerim kanayana kadar torbaya vurmaya devam ettim, vurduğum kişi Adrian olmalıydı. Astrid, bana daha fazla kırılmasın diye ona vurmayı göze alamamıştım. İyi çocuk olmalıydım, değil mi?

Kapı açıldığında gelen kişiye doğru baktım. Bu kızdan ne zaman kurtulacaktım? Bir kuyruk misali peşimde geziniyor, sürekli konuşma çabasına giriyordu. Tamam, güzel bir kızdı. Saçlarının sarı tutamlarının arasına yerleşmiş kızıl rengi vardı. Bal renginde ki gözleri, benim gözlerim ile uyum içindeydi. Dolgun dudakları, uzun ve ince burnu vardı. Bacakları ince ve uzundu, küçük fakat dik göğüsleri, ince bir beli vardı. Yine de bir Astrid değildi.

''Selam,''diye mırıldandı utangaç bir şekilde. Ona cevap vermeden, torbayı yumruklamaya devam ettim.

''Öküz,''dedikten sonra sinirlenmiş bir şekilde kabine girdi. Söyleyiş şekli komiğime gitmişti, istem dışı gülümsedim.

Kabinden çıktıktan sonra karşımda ki torbaya geçti, hadi ama! Ben bir erkektim, yanımda bu kadar mini bir şortu giyinmesi onun açısından yararlı değildi. Kendine gel Andreas, Astrid'in sıkı kalçaları bundan çok daha güzel.

Gecenin SenfonisiWo Geschichten leben. Entdecke jetzt