Bölüm 17

334 22 73
                                    


Yorgunluktan gözlerini açmakta zorluk çekiyordu. Oysa bunun tatil olması gerekiyordu, bir işkence değil. Dudakları fazlasıyla kurumuştu. Susadığını fark etti. İçi yanıyor, su içme ihtiyacı hissediyordu ama yataktan kalkmayı istemiyordu. Daha fazla susuzluğa dayanamayıp yatağından kalktı. Mutfağa doğru giderken saate baktı. 05.49


 Her sabah 6.30'da uyanıyordu. Kalkma saatine yarım saatten fazla vardı. Mutfaktaki masanın üzerindeki sürahiden bardağa su doldurdu ve suyu, nefes almaksızın, bir dikişte içti. İçindeki yanma hissi kaybolmamıştı. Bardağa tekrar su doldurdu. Bu sefer az öncekine göre daha yavaş içmeye başladı. Dün geceyi düşünüyordu. Ne olacağını bilmediği halde olmasını bekliyordu. Ama hiçbir şey olmamıştı. Dün orada bitirilecek olan iş ne ise, bitirilmemişti ya da bitirilmişti ama onun haberi yoktu. 

 İçinin yanma hissi geçmişti. Aç karnına iki bardak su içmesi midesini şişirmişti. Tuvalete gidip içini boşaltmayı düşündü. Böylelikle birazdan yiyeceği kahvaltıya  yer açabilirdi.

*   *   *   * 

Jongin, kafeye geldiğinde kafe daha açılmamıştı. Kafenin sahibi Leeteuk hep böyle yapıyor, geç kalıyordu. Çalışanlar asla geç kalamaz ama sahipler geç kalınca küçük bir 'kusura bakmayın' ile her şey hallolurdu. Jongin, Leeteuk'ın iyi birisi olduğunu biliyordu ama onun bu geç kalma olayları canını sıkıyordu. Onun asıl sinir olduğu şey beklemekti. Hele de az önce motoruyla gelen Joon ile beklemek...


Joon sırıtarak Jongin'in yanına geldi. "Günaydın, suratsız."

Jongin, iç geçirip Joon'u ve onun söylediklerini görmezden gelmeye çalıştı. Kardeşine söz vermişti onunla kavga etmeyecekti. Kardeşi de artık Haneul gibi, Joon'un iyi biri olduğunu düşünmeye başlamıştı. Fakat Jongin, ne olursa olsun onun iyi biri olduğunu kabullenmeyecekti.

"Beni görmezden geliyorsun demek." Jongin, Joon'un sesiyle düşünmeyi kesti. Bu çocuk hep böyle her şeyi b*k mu ederdi. Jongin'in düşüncelerinin içine s*çmıştı, yine. Jongin onu tekrar görmezden geldi. Joon ona tekrar sataşmak istemişti fakat Leeteuk gelince sustu. Leeteuk arabasından indi ve kapıyı açmak için yürürken "Günaydın çocuklar, kusura bakmayın geciktim. Çok beklemediniz umarım." dedi. Jongin içinden 'Yine aynı palavralar.' diye geçirdi. 

Leeteuk kafenin kapısını açınca arkasından Joon ve Jongin içeri girip işe koyuldular. 

  * * * *   

 Saat ikindine geliyordu. Jongin acıktığını hissetti. Joon bildiğin onun hislerini dile getirmişti. "Acıktım."

Jongin içinden 'bende' diye geçirdi. Leeteuk, Joon'un yakınmasına karşılık verdi. "Peki o zaman, sırayla arkaya geçip yemeklerinizi yeyin."

 Jongin hislerini dile getirmediği için kendini pişman hissetti. Joon çoktan yerinden kalkmış, mutfağa doğru gitmişti. 

Bu sırada Jongin, kafeden içeriye giren iki genç kızı görünce yerinden kalktı, üzerine çeki düzen verdi. Kızlar boş bir masaya oturdular. Jongin, yanlarına gülümseyerek yürüdü. Kızların yanına gelince durdu ve "Merhaba, hoşgeldiniz." dedi. Kızlarda ona karşılık selam verdiler.

Jongin, kızlara "Ne alırdınız?" diye sordu.

Kızlar siparişlerini verince Jongin, arka tarafa doğru yürüdü. Siparişleri yazdığı kağıdı diğer çalışan arkadaşa okudu.

 Kardeşinin ve Haneul'ın da kafeye geldiklerini görünce "Siz ne zaman geldiniz?" dedi.

Kardeşi sorusunu cevapladı. "Yeni geldik, bu arada şu iki kız sürekli sana bakıp duruyor."

Bad Luck [EXO Fanfic]Where stories live. Discover now