Bölüm 3

1.5K 138 37
                                    

Sabah telefonumun çalmasıyla uykumdan uyandım. Pek iyi de uyuduğum söylenemezdi. Dün geceki olanlardan sonra. Telefonum hala çalmaya devam ediyordu. Yatağımın yanında duran masanın üzerindeki telefona elimi uzattım.

Min Ah mesaj atmıştı. #Sana kalacak bir yer buldum.# 

Heyecanla yatağımdan doğruldum. Min Ah'a geri cevap gönderdim. #Nasıl buldun? Neresi?# 
Min Ah ona olan güvenimi boşuna çıkarmamıştı. Kısa bir süre sonra Min Ah'tan hoşnut olmadığım bir cevap geldi. #Gelince söylerim, sen eşyalarını toplamaya başla.# 

Beni meraktan öldürme potansiyeli çok yüksekti. İnsanları meraklandırınca ne gibi bir zevk alıyordu ki?  Yine de kalacak bir yer bulduğum için mutluydum. Hemen yataktan kalkıp eşyalarımı toplamaya koyuldum. Durduk yere aklıma dün gece ki olanlar geldi. Mutluluğum dün ki olanları bana ne çabuk da unutturuvermişti. İnsanlar hep kendilerini düşünüyorlardı. Her zaman böyle olmaz mıydı zaten? Bir şey oldu mu, iki gün yasını tutar ve üçüncü gün hayatımıza devam ederiz. Öyle de olması gerekir zaten. Ama benim yaşadığım durum farklıydı. Ağlayıp rahatlanacak ve daha sonra da geçecek bir şey değildi. Benim bu yaptığım korkaklıktı. Bir yandan korkaklık yapıp o kişiyi öylece bırakıp gidişim... Kendimden utanmama neden oluyordu. Bir yandan düşününce yaptığım şey makul bir şeydi. Eğer kaçmasaydım. O adamlar bana da zarar vereceklerdi. Kalacak bir yeri bile olmayan, kimsesiz biriydim -kötü üvey anne ve umursamaz babayı saymazsak- Kendile bile faydası olmayan, çelimsiz ben ona nasıl yardım edebilirdim ki? "Durun!" deyip adamların önüne atlayarak onlarda kavga edemezdim ki.


Kapıya sertçe vurulmasıyla düşüncelerimden kurtuldum. Min Ah'ın geldiğini düşündüm ama az önceki düşüncelerimden sonra içimi korku kapladı. Dün ki adamların beni bulup buraya gelme ihtimali beni çok korkutuyordu. Fakat girişteki görevli teyze o adamların buraya girmesine izin vermezdi. Sonuçta burası bir yurt. Ama adamların bıçaklarının, silahlarının oluşu aklıma geldi. Görevli teyzeyi öldürüp yukarı çıktılarsa? Ama o zaman çığlık sesi filan duyulurdu. Fantezi dünyamdan çıkıp "Kesin Min Ah'tır, saçmalıyorum şu an." diyerek kapıyı açtım. Şükürler olsun ki karşımda Min Ah belirdi.  Min Ah'ı görünce yüzümde kocaman bir gülücük belirdi. "Hoş geldin, içeri gir." diyerek onu kolundan sıkıca kavrayıp odaya çektim. Sonra sıkıca sarıldım. 

Kollarımın arasında boğulmamaya çalışan Min Ah "Noluyor yahu? Daha dün görüştük, beni bu kadar çok mu özledin?" dedi.

Kollarımın arasından sıyrılan Min Ah'ın kolundan tuttum ve yatağım üzerine oturttum. "Özlemez olur muyum, ben seni her dakika özlüyorum." dedim.

Min Ah gülerek "Kalacağın yeri daha önce ayarlayabilseydim, bu gülücük saçan suratını daha önce görürdüm." dedikten sonra etrafına baktı. Daha sonra tekrar konuştu. "Ee bu kadarını mı toparlayabildin sadece?" Min Ah yerinden kalktı ve kitaplarımı yerleştirmeyi bitiremediğim kutuya yöneldi. "Hadi o zaman çabuk çabuk halledelim toparlanma işini."

Min Ah kitaplarımı kutuya yerleştirirken bende kıyafetlerimi valize yerleştirmeye başladım. Aklıma yine dün ki olay gelmişti. Aslında aklımdan hiç çıkmıyordu ki. Bir yandan kıyafetlerimi katlarken bir yandan da Min Ah'a seslendim"Min Ah..sana bir şey soracağım." 

Min Ah arka yüzünü okuduğu kitabı kutunun içine bıraktıktan sonra bana baktı "Sor" dedi.

Nasıl soracağımı bilmiyordum. Soruyu kafamda topladıktan sonra "Eğer... bir suça şahitlik etmişsen fakat görmezlikten gelip kaçmışsan, bu seni kötü biri yapar mı?" dedim sesim titreyerek.

Bir an sessizlik oldu,  yutkunmaya başladım. Ne cevap vereceğini merak ediyor ve korkuyordum. Karşımdaki uzun, kızıl saçlı kız düşünmeye başladı. Yüz ifadelerini incelemeye başladım. Düşünürken yüzündeki çizgilerin kıvrılışını, gözlerindeki karasızlığı görüyordum. 

Uzun süre düşünen bu kadın birden sessizliği bozup konuştu. "Bilmem, neden sustuğuna bağlı."

Bir şeyler seziyor gibiydi, ama 'Ne oldu?' diye sormamıştı. Min Ah'ın soruma verdiği cevabı düşünmeye başladım.Peki ya benim susma nedenim neydi? Korkmuştum. Tüm sebep buydu. Korkmuş olmam. Gerdiğim havayı düzeltmek için güldüm ve şüphelenmemesi için "Öylesine sordum." dedim elimdekilerini hızla kutuya yerleştirirken.

Oda da bana ait olan eşyaları toplamış, kutulara yerleştirmiştik. Min Ah daha bana nerede kalacağımı, nereyi bulduğunu söylememişti. Bende sormayı unutmuştum zaten. 

Ona "Söylesene artık" dedim. Sanırım biraz bağırmıştım.

"Neyii?" dedi benim söylediğimle aynı ses tonunda.

Sesimin tonunu sonunda düzene soktuktan sonra konuştum."Kalacağım yeri tabi ki" 

"Haa.. o" Sinsice güldü ve sözüne devam etti. "Tabi ki benim evimde" Afallamıştım, bunu hiç beklemiyordum.

"Senin abin yok muydu?" diye sordum.

"Abim olsa ne olacak? Seni yemez merak etme." dedi ve ekledi. "Abim seksi ve güzel kızlardan hoşlanır hem."

"Ben seksi ve güzel değil miyim yani?" dedim sinirle.

Yanıma yaklaşıp elini çeneme koydu. "Sen tatlı ve güzelsin."

Elini iterken "Yalancı." dedim. Atışmaya başlamıştık.

* * *

Hava kararmadan yurttan ayrılıp, Min Ah'ın evine gelmiştik.

Min Ah'ın evi tek katlı, büyük bahçeli ve arka bahçesinde havuz olan bir evdi. Ailesi hakkında pek bir bilgim yoktu. Sadece annesinin olmadığını ve babasının onlara birkaç yıl önce geri döneceğim deyip giderek bir daha evlerine uğramadığıydı. Abisini daha önce hiç görmemiştim. Acaba benim evde kalmama izin verecek miydi? Çünkü Min Ah'a sorduğumda daha abisiyle konuşmadığını söylemişti. Bu beni huzursuz etmişti.

Bana odalardan birini gösterdi ve orasının artık benim odam olduğunu söyledi. Kendimi huzursuz hissediyordum. Onlara yük olmaktan korkuyordum. Hem Min Ah'da bu aralar durumlarının iyi olmadığını söylemişti. Bu beni daha da üzüyordu.

Odaya eşyaların azını yerleştirmiştim. Birden zil çaldı. Bir müddet bekledim. Açan olmamıştı ki ikinci kez çaldı.

Odadan çıktımve kapıya yöneldim.  Kahverengi, çelik kapının hemen arkasına geldiğimde elimi kapının kolunauzattım ve kolu sıkıca kavradım ve aşağı indirdim. Kapıyı kendime doğru çektim.

Kapı açıldığında karşımda tanımadığım birisi belirmişti. Gözlerimi sorarcasına karşımdaki kişiye diktim.

O da gözlerini gözlerime dikip  bana 'Sende kimsin?' der gibi baktı.

Bad Luck [EXO Fanfic]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin