A.A.D 04

3.5K 496 265
                                    

Mısranın delirmelerine hazırlayın kendinizi. Özlediniz biliyorum. Çok fena işler olacak. Ev karışacak, Mısra delirecek, Aykut tutamayacak. Ay heyecan yaptım. Ndjdhdjjd. Neyse iyi okumalar.

Beste'nin elini kolumda hissettiğimde boğazımda kocaman bir lokma kalmış gibi yutkundum. Şoktaydım. Başka şekilde anlatamam size. Dik tutmaya çalıştığım bedenim gidip ikisini de öldüresiye dövmek istiyordu.

"Aydın Alparslan..."

"Gidiyoruz Beste..." dedim sert bir sesle. Sesimizi duydukları zaman bize doğru döndüler. Eymen bir adım geri çekilirken Sanem üstünü başını düzeltiyordu. Haklı tabi. Ruju dağılmış, elbisesi elbiselikten çıkmıştı. Hadi bir bok yiyecektiniz de, bari benim hazırladığım mekanda yemeseydiniz. Yavşak herif.

"Alparslan!" dedi Eymen şok içinde. "Abi bir dur." Yanıma doğru iki atacağı esnada elimi kaldırıp durması için işaret verdim.

Yüzlerine iğrenerek bakıp arkamı dönerek çıkışa ilerlemeye başladım. Beste peşimden koşarak geliyordu. Ayhan Mete'yi bizim masada göremedim. Ceketimi sandalyemden alırken, "Ayhan Mete," diye seslendim. Müziğin sesi durdu. Herkes sustu.

"Gidiyoruz."

İkisi de arkamdan gelirken fısıltıları geliyordu, Beste olayı anlatıyordu. Herkes ne olduğunu anlamamıştı, ama anlayacaktı. Bu şerefsizliğin bedelini ağır ödetecektim. Ceketimi üzerime geçirip arabaya bineceğim zaman Ayhan Mete önüme geçti.

"Ben kullanacağım." Anahtarı elimden alıp kapıyı açtı. Dolanıp diğer tarafa geçtikten sonra bütün sinirimi arabanın kapısından çıkartırcasına vurarak kapattım.

Sustular. Konuşmadılar. Ellerimi sıkıp sakinleşmeye çalışırken başarılı olamıyordum. "Dur," diye bağırdım bir anda. "Geri dön. İkisini de orada sikmeden rahatlamam."

"Saçmalama," diyerek Ayhan Mete'de bana bağırdı. "O ortama girmene izin verir miyim sanıyorsun? Asla."

Sesimi çıkartmayıp nedense sözünü dinlemek geldi içimden. Belki de haklıydı. Kimsenin eline malzeme vermeyecektim. Son hız eve giderken kendi kendime bir söz verdim. Şimdi değil, okul bitene kadar hiçbir şey yaşanmamış gibi davranıp, biterken yapacaktım yapacağımı.

Eve geldiğimizde annemler her gece olduğu gibi bizi bekliyorlardı. Babam sabahları işe gidecek olduğunda, dışarıda hangimiz olursak olalım annem beklerdi. Biz gelmeden gözünü kırpmazdı.

Ama ben onların yüzünü şimdi nasıl bakacaktım?

Kapıdan sessizce girdiğimizde Beste selam verdi. "Erkencisiniz çocuklar, hayırdır?" Babam, dert ortağım olan adamla bile uzun zamandır dertleşmemiştim. İyi gelebilirdi. Ama konuşacak gücü şu an kendimde bulamıyordum.

İkizler salona doğru giderken ben merdivenlere yöneldim. Başım öne eğikti. Kaldırıp yüzlerine bakacak cesareti kendimde bulamadığım gibi anlatacak ve tek kelime duyacak dermanım yoktu. Bitiktim. 23 senedir izleyip her saniyesine hayran olduğum aşkı yaşayan insanlara beklediğim hayalimin tükendiğini anlatacak kadar güçlü hissetmiyordum kendimi.

"Oğlum?" dedi annem sorar gibi. "Ne bu halin?" Duymamazlığa gelip merdivenleri ağır ağır çıkarken ikizlerin anlatacağını biliyordum. Annem benim can damarımdı. Babam benim bir damla suyumdu. Kardeşlerim benim yaşam enerjimdi. Bu ev benim doğup büyüdüğüm evdi. Ama yaşamımı devam ettirmek istediğim hayatı bir saniyelik bir bakışımla orada, Klarnet denilen siktiğimin mekanında bırakmıştım. Ruhumu teslim etmiştim.

Keşke klarneti yanımıza alsaymışız, evet. Babama yada dayıma monte olmamış. Ama Sanem yada Eymen piçinden birine olurdu.

Aldatılmak? Hemde ilk kez gözünün içine baktığında heyecanlandığın, ilk kez kendi kardeşlerimden daha üstün tuttuğum insan tarafından aldatılmak? İkisi de aldatmıştı. Aldatmak sadece kızın erkeği, erkeğin kızı aldatması değildir. Aldatmak, kardeş bildiğin insan tarafından ensene yediğin bıçak darbesiydi.

ŞEHZADE (Tamamlandı)Where stories live. Discover now