A.A.D 15

2.9K 452 1K
                                    

Üstte Aykutun dinlettiniz şarkı var. Dinlemek isteyen açabilir. Ne kadar özlediniz burayı anlatın bakalım.

En son Bade bölümle atmıştım ama hatırlamak adına Aydın Alparslan'ın son paragrafıyla başlıyoruz bölüme. Bade babası tarafından kaçırılmıştı. Biliyorum uzun zaman oldu ama OSV çok iyi gidiyordu bırakamadım. Önceki bölümlerde yazmıştım zaten. Neyse iyi okumalar. O bu değil de ben Aykut'u özledim lan. Sırf onun için yazdım bu bölümü. EsmasDemir senin için  gelen bir bölüm. Ayhan Mete'yle güzel bir hasret giderirsin artık kendbsjsb.

Bilmediğimiz bir yerdeydik. Elimiz, ayağımız, kolumuz, bacağımız, her yerimiz kanayacaktı sanki. Düşecektik, kanaya kanaya kalkıp, kanatacaktık. Avuçlarımızdaki kanları o piçin ağzına akıtacaktık. Kan kusturacaktık. Kendine güvenmek güzel bir şeydi, ama cahil cehaleti farklıydı. Bizdeki güvendi. Babamın aşinası olduğu bir adam vardı karşımızda bizi yıkmak isteyen. Yıkabilirdi. Ama vücudundaki tüm deliklerden kan boşaltmadan, yıktığı duvarların altında bırakmadan o adamın peşini bırakmayacaktım, bırakmayacaktık. Ne anneme yaptıklarını, ne Bade'ye yaptıklarını yanına kâr bırakmayacaktık. O kârı alır adamın bir yerine monte ederim.

Edecektim zaten. Başımı kaldırıp annemin başucunda duran Beste'ye baktım. "Beste, sen bu kıza telefon almıştın değil mi?"

"Al dedin aldım Aydın Alparslan."

"Peki dediğim programı yükledin mi telefonuna?" Bir anda ışık patlaması yaşamış gibi heyecanlanıp ayağa kalktı.

"Ne programı oğlum?"

"Yüklemem mi?" dedi Beste telefonu çantasından alırken, "Ya bu aklımıza nasıl gelmez?"

Beste'den telefonu alıp programı açarken babama Ayhan Mete'yi eve çağırmasını istedim. Güvenlik kameralarından daha yeterli bilgiler vardı elimizde. Polis bulana kadar, biz zaten bulmuş olacaktık.

"İzmir yolundalar baba, Balıkesir'e doğru gidiyorlar." Babam Ayhan Mete'yi çağırdığı gibi yanıma gelip telefona baktı.

"Hazırlanıp çıkalım."

"Nereye Aykut?" diye seslendi annem odasına giden babamın arkasından.

"Sence karım?" Annem kalkıp peşinden gidince ona bir şey olacak diye bende peşinden gittim ama odaya girmedim. Babamın eskiden beri bildiğim bir silahı vardı.

"Bu ne Aykut?" diye bağırdı annem. Babamsa gayet rahattı. "Bebeğim fabrikada çıkan yangından beri biliyorsun evde tuttuğumu. Neden şaşırıyorsun?"

"He onu alıp gideceksin? Ya bir şey olursa?" Ellerini yüzüne koyup alnına her zamanki öpücüğünü bıraktı babam. "Bir şey olmasın diye alıyorum zaten. Siz Beste'yle evde bizden haber bekliyorsunuz." O esnada zil çaldı, Ayhan Mete geldi.

"Çocuklar yanıma gelin," diye seslendi babam. İkimizde annemlerin odasına girdik. "Alın şunları." Annem bu sefer daha yüksek sesle bağırdı. "Çocuklara da mı silah veriyorsun Aykut?"

Annem bu kadar sinirliyken ve ortada gayet büyük bir sorum varken babam neden bu kadar rahat bilmiyorum amk. Gülerek bize silahları uzatırken, "Çocuk değil onlar. İkisi de aslan parçası," dedi.

Annem arkamızdan bağırmaya devam ediyordu biz odadan çıkarken. "Kılınıza zarar gelsin öldürürüm sizi. Saçınız bozulsun sizi gebertirim. Aykut seninle akşama alacak verecek meselemiz var, unutma. Ağzına sıçacağım senin. Sen benim çocuklarıma nasıl silah verirsin?" Babam Beste'ye sessizce, "Annene bol bol Türk kahvesi yap kızım ben yokken. Yoksa seni yer," dedi gülerek.

ŞEHZADE (Tamamlandı)Where stories live. Discover now