A.A.D 23

2.1K 345 2.4K
                                    


Herkese merhaba. Dün akşam sürpriz hikayemi paylaştım. Neler hissetttiniz?

Bir de şu ilk paragrafı çok seviyorum eskiye dönüş olan paragrafı. Yumuş yumuş yazdım resmen orayı. Aykut'a bir kez daha hayran kalacağınız bir bölüm. Yorumlarınızı bekliyorum. Suskun'a bakmayı unutmayın.

Sabahın erken saatlerinde uyanan Aykut ilk kez Cumartesi sabahı oğlu tarafından su tabancasıyla uyandırılmamıştı. Kollarının sarılı olduğu, başının boyun girintisinde yavaş yavaş nefes aldığı karısının çok sevdiği saçlarına ufacık bir öpücük bıraktı. Yavaşça yataktan kalkarken Mısra eliyle tutmak, gitmesini engellemek istemişti. Uykusunda bile kocası yanından ayrılsın istemiyordu ki, Aykut bir haftalığına Fransa'ya gitmek zorundaydı.

Fabrikanın başına geçtiği günden sonra babasıyla başladıkları işleri büyütme kapsamında girdiği Fransa projesi için Fransa'daki Ford fabrikasına girmek zorundaydı. Uçağı yarın akşam kalkacaktı.

Yataktan kalkıp yavaşça banyoya ilerlerken kapının yanında açık duran küçük bavula gözü takıldı. Çocuklar babalarının gideceğini öğrenmişlerdi ve hepsi oyuncaklarından koymuşlardı bavula. Tebessüm eden Aykut oyuncaklara baktı. Aydın Alparslan'ın diye tahmin ettiği su tabancası, Ayhan Mete'nin diye tahmin ettiği ekskavatör kepçe, Beste'nin diye tahmin ettiği karlar kraliçesi Elsa vardı. Hepsine çocuklarına dokunur gibi dokunup banyoya girdi. Sessizce işini halledip çıktıktan sonra havanın güzel olduğuna kanaat getirip çocuklarıyla ve karısıyla güzel bir hafta sonu geçirme kararı aldı. Alt kata inip Mısra'nın ara sıra yapıp buzluğa attığı poğaça ve börekleri çıkarıp fırına koydu. Onlar orada hem çözünüp hem pişerken üst kata çıktı. Ona hazırlanan bavula dokunmadan diğer bavulu alıp içine havlu, mayo, terlik, günlük kıyafet, iç çamaşırları gibi lazım olacak her şeyi doldurdu.

Mısra sürekli elini uzatıp Aykut'un bıraktığı boşluğa dokunuyordu, bunu gören Aykut gülümseyip işini hallediyordu. Biliyordu onun çok yorgun olduğunu, o yüzden uyandırmıyordu.

İşini halledip tekrar alt kata indiğinde fırındakileri çıkartıp tezgaha bıraktı. O arada dolaptaki kahvaltılıkları saklama kaplarına doldurdu ve hepsini bir güzel poşetleyip hazırladı. Poğaçalar ve börekler de ılınınca onları da hazırlayıp yanlarına yerleştirdi. Sıra karısını ve çocuklarını uyandırmaya gelmişti. İlk olarak erkeklerin odasına girdi. Aydın Alparslan'ın yanına giderek öptüğü an gri gözler açıldı. "Baba?" dedi uykulu bir sesle. "Hadi uyan babam, size sürprizim var..." Sürpriz lafını duyan evlat fırlayıp Ayhan Mete'nin yatağına atladı. "Kalk, Ayhan Mete kalk. Babamın sürprizi varmış bize..." Evin üç erkeği evin küçük kızının odasına girdiler.

"Prensesim..." dedi Aykut sessizce. Ona baktığı zaman karısının çocukluğunu büyüttüğünü düşünüyordu. Aslında üç evladını da ayrı ayrı seviyordu ama karısının yaşadığı kötü çocukluk dönemi yüzünden kızına ciddi anlamda prenses gibi davranıyordu. "Uyan hadi prensesim. Giderli prenses..."

"Ne oldu sabah sabah?" dedi gözlerini açmadan. "Kızım, uyan hadi meleğim..."

"Babamın bize sürprizi var kardeşim," dedi Aydın Alparslan heyecanla. "Hadi ikizim uyan, annemi uyandıracağız." Gözlerini açtığı gibi babasının kucağına atlayan küçük Beste, "Sürprizleri severim." deyip babasının omzuna başını koydu. Erkek evlatları yanında, kızı kucağında doğruca yatak odasına girdiler. Hepsi ayrı ayrı yerlerini öpüp uyandırmaya başladılar Mısra'yı.

"Anne?"

"Uyan hadi..."

"Annecim..."

ŞEHZADE (Tamamlandı)Där berättelser lever. Upptäck nu