A.A.D 08

3.2K 477 307
                                    

Beklenen bölüm geldi. Pamuk parmaklarınız yıldıza ve yorumlara. Hadi görelim. Sonunda sorular sordum. Cevaplarsanız çok sevinirim.

Şimdiki zaman...

Askerliğim bitmiş, evime gelmiştim. Ayhan Mete benden 5 gün sonra geldi. Ben izin kullanmadım, ama o kullanmıştı. Buradan, yaşadığım yerden, evden uzaklaşmak bir nebze olsun yaşadıklarımdan uzaklaşmama da sebep olmuştu. Ama yetmiyordu. İçimde hala bitmemiş bir intikam duygusu kol geziyordu. Beynimin içinde gezinen tilkiler kuyruklarını birbirlerine değirmeden beynimi yiyorlardı. İçimi tüketiyorlardı.

"Şehzadem," diye seslendi babam alt kattan, "Annen tatlı yapmış, gel şunu gömelim." Onlara hala acı çektiğimi belli etmemeye çalıştığım için güle oynaya alt kata indim.

"Adamsın Mısra sultan. Yemin ederim senden bir tane daha bu dünya üzerine gelmedi." Yanağından öpüp mutfaktan çıkarken elindeki tatlı tabaklarını aldım.

"Yalaka seni. Bir kaç ay öncesine kadar yemiyordun bile, şimdi güle oynaya geliyorsun." Babamın yanına oturup annemi karşımıza aldık. Beste bir tarafta, Ayhan Mete bir tarafta oturuyordu.

"Anlatın bakalım askerlik anılarınız neler?" diye sordu Beste. Hemen üzerine ekledi. "Yada yok kalsın, babamın askerliğini kendimi bildim bileli dinliyorum. Ama iyiydi siz yokken." Salonu gösterdi. "Sene 1963, buralar hep tarlaydı. Hepsi benimdi," dedi gülerek.

"Tabi canım. Çünkü sen bu evin Hatice sultanısın," dedi Ayhan Mete tersleyerek. Hayret, ikizine ters konuştu.

"Kızıma laf yok beyler," diye bir giriş yaptı babam, "Beste Hatice sultansa eğer, annenizde Hürrem sultan."

"Başlatma Hürrem sultanına Aykut reis. Daha evlendiğimiz zaman tutturmuştun, keşke bir de harem odası yaptırsaydım bu eve, diye." Babam bu, der de, yapar da.

"Çünkü evde bir tek o eksik." Anneme baktı Beste. "Annecim babam ne derse desin, sen bizim baş tacımızsın. Ama en başta babamın, bunu unutma."

"Heh işte bak. Aklın yolu bir karım. Sen benim zaten baş tacımsın. Duvağında namaz kıldım ben senin be. Daha ne? Ama bir harem odası yaptırsaydım da fena olmazdı hani." Koluma dokunup annemi sinir etmek için güldü.

"Çünkü sen beni köle pazarından satın aldın. Değil mi reis bok kafalısı?" Annemle babamın atışmaları şu yediğim tatlıdan daha tatlı olamaz.

"Niye bok kafalı oluyorum ulan?" diyerek yükseldi Aykut reis.

"Öylesin," derken Ayhan Mete'nin telefonu çaldı. Arkadaşlarıyla görüşmek için dışarıya çıkıyormuş, onunla beraber Beste'de çıktı. Bende kafa dağıtmaya diyerek arkadaşlarımın yanına gidiyorum dedim ama arkadaşım yok. Bir tek Eymen piçi vardı, o da arkadaşım değilmiş zaten.

Her zaman yaptığım eylemi gerçekleştirmek adına dağ yoluna çıkmaya karar verdim. Her zaman girdiğim bayiye girdim. Her zaman aldığım şaraptan aldım. Ama bu sefer içmek için değil. Her zaman durduğum manzaranın yanında durup arabada Yıldız abla dinleyerek karşımda duran şarap şişesini izlemeye başladım. Ona her bakışımda annemin söyledikleri, babamla yaşadıkları aklıma geldi. Onların yanında benim yaşadığım sivrisinek vızıltısı gibi kalırdı anca. Ama zordu. Herkes yaşadığının tecrübesini edindiği için benim için de bu yaşadığım hem zordu, hem tecrübe ediniyordum. Kimselere güvenmemem gerektiğinin farkındaydım mesela. Kimseye inanmamam, kimseyi sevmemem, hatta aşık falan olmamam gerektiğini biliyordum. Aylar önce yaşadığım olay beni bu duygulara karşı köreltmiş, uzaklaşmama sebep olmuştu.

Yüzü gözümün önüne geliyordu. Hemen ardından Eymen piçiyle yakaladığım pozisyonları aklıma geliyordu. Deliriyordum. Sinirlerim bozuluyor, yakıp yıkasım geliyordu. İkisinde de beklemediğim bir şeydi.

ŞEHZADE (Tamamlandı)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant