A.A.D 33

2.2K 323 605
                                    


Yorumlarına haykırıyorum ressamlık kızı. Bölüm sana gelsin. umursamaz_panda21

Erken uyanmayı sevmeyen ama çalıştığı için mecbur olan bir erkek, sabah eşinden önce uyanıp hazırlanmıştı bile. Yanlarına almak üzere kıyafetlerinden bir kısmını çantaya koyup, diş fırçalarına kadar hazırlamış olarak eşinin karşısına geçip oturdu. Aslında onun güzel suratına bakıp uyandırmak istemiyordu ama uyanınca da ayrı bir güzel oluyordu zalimin kızı, diye düşünürken saçlarıyla oynamaya başladı. Ben, ben. Başkası değil. Aydın Alparslan yapıyordu bu işleri. Daha önce çorabını bile anne zoruyla toplamış, hatta anne zoruyla derli toplu bir insan olmuş olan Aydın Alparslan. Ona kalsa kılını kıpırdatmayacak olan. Ergenlik dönemlerinde bile kızlara gereksiz ilgi göstermeyen, aşktan gelmiş bir çocuk olarak aşka önem veren çocuk, şimdilerde aşık olduğu eşine kıyamıyordu. Zamanında annemle babamın birbirine bakışlarını bile hayranlıkla izlemiş bir insan olduğum için gerçekten aşık olmadan kimseyle ilişki yaşamayı düşünmemiştim, istememiştim. Malum şahıstan önce kızlarla vakit öldürmek bana göre değildi. Bilmiyorum ama annem ne derse doğru der diye düşünürdüm. Hatta babam da. Kendisi gününü gün eden şerefsizin teki olmuş bile olsa annemden önce ne kadar yanlış şeyler yaptığını söylerdi. Yapmamamız gerektiği için bize uyarı verirdi. Biz de sözünü dinlerdik ve Ayhan Mete de, ben de kızlara karşı dikkatli olurduk. Neticede bizim de kız kardeşimiz vardı.

"Uyanmak veya uyanmamak," dedim saçlarını öperek, "İşte bütün mesele bu eşim. Ama kalkarsan da fena olmaz hani. Daha kaç saat yol çekip Paris'e gideceğiz." Biz babamla da gitmiştik oraya. Bana kalırsa çok da bir numarası yok ama insanlar seviyorlardı işte. Vay Efendim, aşıklar şehriymiş. Aşk olduktan sonra samanlık yıkan amcam var benim, hey yavrum hey.

Yeşillerini yavaş yavaş açıp gülümsedi. "Günaydın saati geldi mi?"

"Geldi," dedim gülümseyerek. Alnından öpüp elinden tutarak kaldırdım. Hazırlanması için beklerken lobiye inip araba işini hallettim. Kiraladığım arabayla bir kaç gün takılacaktık. Bu zamana kadar hiçbir şeyimiz düzgün gitmemişti ama bundan sonra her şey çok güzel olsun istiyordum. Paris'te kahvaltı yapıp Eyfel kulesinin yanına doğru yürümeye başladık. Sokaklar kalabalıktı. Bu şehir zaten diğer yerlere göre kalabalıktı.

"Kulenin arka sokaklarında Pazar tezgahları kuruluyor, istersen gidip bakalım," dediğimde onayladı. Günlerdir dışarıya çıkmamıştı ve benim ilk geldiğim zamanki gibi hevesle gezmek istiyordu. Pazar tezgahlarında genelde takılar, anahtarlıklar falan satılıyordu. Çoğusu el yapımı, bazıları çok güzeldi.

"Çok güzel değil mi?" dedi elinde tuttuğu küpelere hayran hayran bakarken. Ona cevap vermeyip adama ne kadar olduğunu sorup, parasını verdim. "Ya alalım dememiştim ama..."

"Ya saçmalama ama," dedim onun gibi, "Tabii ki alacağız." Ben öyle deyince hiçbir şeye bakmamaya başladı. "Bade, salak olduğunu biliyorum ama bazen de safsın. Alsana kızım şuradan bir sürü şey."

"Küpe aldım, yeter onlar." Eh sen bilirsin. Sen almazsan ben alırım. Sen bakmazsan ben bakarım. Diye düşünerek her tezgahın başında durup beğendiğim şeylerden almaya başladım, sonunda pes etti. "Tamam, bari beğendiklerimizi alalım sadece. Önüne geleni alıyorsun."

"Yola gel," dedim ciddi bir yüz ifadesi takınarak, "Dediğimi yap amk bir kerede. Sana söz veriyorum, her şeyi çok güzel yapacağız diyorum ama dinlemiyorsun."

"O zaman..." deyip düşündü, "Bizimkilere hediye bakalım."

"Bak güzel fikirdi. Tuttum bu fikri ufaklık."

ŞEHZADE (Tamamlandı)Where stories live. Discover now