ⅶ.

2.4K 304 63
                                    


Güllerin geldiği günden sonraki birkaç günde kapısının önünde kutular bulmaya devam etti Jimin. Çoğu zaman sinirlendirse de bu hediyeler onu bazen de o alfanın kokusunu hatırlayarak utanmıştı. Jeon Jungkook gibi birinin ondan ne istediğini anlayamıyordu. Sinir bozucu randevularına devam etmek istemesinin imkanı yoktu. Birbirlerinden hoşlanmadıkları çok açıktı. Tamamiyle kendini beğenmiş, duyarsız bir alfaydı Jeon Jungkook. Kokusunun ve güzel görünüşünün bir önemi yoktu. Onun için kapalı bir lunaparkı açtırmış olmasının da.

Çalışma masasının kenarında duran vazodaki güller solmaya başlamıştı. Kapısının önünde gördüğü vakit atmak istemişse de bir şekilde masasına koymuş bulmuştu kendini. Hoşuna gitti için değildi- Güllerin pahalı olduğu belliydi ve suçluluk duyuyordu ona karşı. Şirket hisselerinin düşüşü her kanalda konuşuluyordu. Jeon Ailesi itibar kaybediyordu.

Asılsız bir haber yüzünden.

Elindeki kutuyu odasının bir tarafına sıraladığı diğer kutuların yanına bıraktı. Kıyafetler, aksesuarlar, kitaplar vardı kutuların içinde. Gelen tatlıları ablası ve arkadaşları yemekle sorumluydu. Bunun sona ermesi gerektiğinin farkındaydı. Tüm servetini harcayana dek durmayacak mıydı? Belki de onu aramalı ve durmasını söylemeliydi. Ve hemen sonra eve döndüğünde ilk yaptığı şeyin numarasını silmek olduğunu hatırladı. Ama alfada numarası vardı. Jimin'le iletişime geçmek isteseydi aramaz mıydı?

"Ben geldim!"

Ablasının sesini duyduğunda zamanını kutuların karşısında geçirdiğini fark ederek küfretti.

"Erkencisin." dedi odasından çıkarken. "Günün nasıldı? Sapık müşterilerle karşılaştın mı?"

Salona girdiğinde Taehyung'un da orada olduğunu gördü. "Selam! Ablanla kapıda karşılaştık." dedi Taehyung gülümseyerek.

"Senin işte olman gerekmiyor mu?"

"Evet ama birileri sayesinde rahatsız ediliyorum."

Gülümsemesi kaybolduğunda Jimin bir şeylerin yolunda gitmediğini anlamıştı. "Aç mısınız?" Jinmin elindeki paketleri sallarken güldü.

"Maaşını ne zamandan beri yemeğe yatırıyorsunuz, Bayan Jinmin?" Taehyung yardım için ayağa kalkarken konuştuğunda Jimin homurtular arasında bir küfür savurmuştu. "Daha bugün aldım, yine mi?"

"Ne yine mi?"

Jinmin kıkırdayarak imalı bir ses tonuyla konuştu.

"Jimin'in bir hayranı var."

Taehyung başta anlamasa da Jimin'in aşık suratından onun da pek iyi günler geçirmediğini görebiliyordu. Takıntılı bir alfaya denk gelmiş olmalıydı. Alfalar konusunda şanssızdı.

Yemekten sonra Jimin'in odasına geçtiklerinde Taehyung şaşkınlığını gizlemeye çalışsa da başarılı olamamıştı. "Tanrım, Jimin. Bir para babasıyla mı takılıyorsun? Bunlar da ne böyle?"

"Bilmiyorum." dedi Jimin. "Haber yüzünden intikam almaya çalışıyor herhalde."

"Bir dakika." Taehyung yatağın ucuna oturdu cümlesine devam etmeden önce. "Tüm bu hediyeler Jeon Jungkook'tan mı geliyor?" Jimin başını sakladığında güldü. "Seni affetti mi? Ne zamandan beri çıkıyorsunuz?"

"Çıkmıyoruz. Onu bir daha görmedim ama nedense her gün bir sürü kutu geliyor eve. Baksana şunlara," dedi ellerini açarak kutudan oluşan kuleyi gösterirken. "Ne amaçlıyor olabilir ki?"

"Açık değil mi?" Taehyung uzanarak Jimin'in kafasına hafifçe vurdu. "Seni tavlamaya çalışıyor."

"Neden böyle bir şey yapsın? Benim gibi bir sürü omega bulabilir."

Blind Date With An Omega - JiKookWhere stories live. Discover now