ⅷ.

2.4K 315 83
                                    


Jeon Jungkook hayatında ilk defa bir omegayı arıyordu. Öylesine bir nedenden de değildi bu. Başta ne diyeceğini bilememişti. Söyleyeceği her kelime boğazında kalıyor, dudaklarından dışarıya çıkmıyordu. O omegaya karşı yenildiğini kabul etmekten hoşlanmıyordu. Öfkesini dizginlemesi zordu. Telefon çalarken içinden geçirdi, "Seks kasetlerim çıksaydı bundan daha iyi olurdu."

Ama dilediği gibi şirketim başına geçmek için bu omegaya ihtiyacı vardı. Eğer onunla ilişkisinin olduğunu ve otelde diğerleriyle değil de onunla olduğunu söylerse bir şeyler eski haline dönebilirdi.

İtiraf etmekten nefret etse de ilk kez bu denli aptalca bir plana tutunmak zorundaydı. "Hay aksilik." diye homurdandı. Birkaç denemesine rağmen numara sürekli meşgul çalıyordu. "Bana omegayı bul."
Sekreteri başıyla onaylayarak dışarı çıktı.

Saatler sonra Jeon Ailesi'ne özgü plakasıyla lüks araç Jimin'in okulunun yakınlarında bir yerde park edilmiş olarak bekliyordu. "Efendim..." diye konuşmaya başladı Sekreter Yeon. "Bunun iyi bir fikir olduğuna emin misiniz? Fazla dikkat çekiyoruz."

"Neden?" dedi Jungkook. Kucağındaki dosyalarla ilgileniyordu. Ve gençlerin arabasına nasıl baktıklarının farkında değildi.

Sekreterinin de omegaya ulaşamamasının üzerine çareyi evine gitmekte bulmuştu ama kapıyı açan kimse olmamıştı. Aklına ablası gelse de sekreteri bunun doğru olmayacağını söyleyerek patronuna engel olmaya çalışmış ve son olarak okuluna bakmaya karar vermişlerdi. Kısa bir süre sonra beklenildiği gibi Jimin göründü. "Bay Jeon," dedi sekreteri. Omeganın okuldan çıkışını izlediler. Yanında birkaç arkadaşı vardı ve sebebini anlayamasa da bu Jungkook'un hoşuna gitmemişti. İçlerinden biri sevgilisi olabilirdi.

"Ne yapacaksınız?"

"Bekle," dedi Jungkook. Kağıtlarını kenara bırakarak arabadan indi. Şık bir takımın içinde yakışıklı bir alfa kolayca dikkat çekerdi. Yanından geçtiği genç kadınların ona nasıl baktığının farkındaydı Jungkook.
Onları suçlayamazdı. Tanrı vergisi bir görünüşü vardı.

"Jimin!"

Jimin ona seslenildiğini duymasa da etrafta başlayan fısıltılar ve insanların birbirini çekiştirmesinden dolayı merakla etrafına bakınmaya başlamıştı ne olduğunu öğrenmek için. Ve ona doğru yaklaşan o alfayı gördü. "Siktir, siktir." Hızlıca sağına ve soluna baktı. Düz bir caddede nereye kaçabilirdi ki?

Ve neden kaçmalıydı?

"Jimin?" Yoongi yanlarına yaklaşan adamı gördüğünde huzursuz bir tavırla kıpırdandı. "Şu gelen memur tipli bir tanıdığın falan mı?"

Jungkook'la aralarında çok kısa bir mesafe kalmamış olsaydı Yoongi'nin yaptığı yakıştırma yüzünden gülebilirdi. Hangi memur maaşı o takım elbiseyi almak için yeterli olurdu ki?

"Burada ne işin var?" dedi Jungkook karşısına dikildiğinde. Neredeyse koşar adım gelmesine rağmen oldukça sakin görünüyordu. Azıcık bile nefesi hızlanmamıştı. "Fit olmak böyle bir şey herhalde," diye geçirdi içinden. "Ben olsaydım nefes nefese kalmış olurdum."

"Seni arıyordum."

Jungkook elinden geldiğince samimi bir gülümseme ile karşılık verdi Jimin'e. Onlara şaşkınlıkla bakan arkadaşlarına dönmeden önce ceketinin cebinden kartını çıkartarak ona en yakın duran kişiye uzattı.

Blind Date With An Omega - JiKookWhere stories live. Discover now