ⅹⅹⅰ.

2K 253 68
                                    


Jimin'in kulaklarında sesi yankılandı. Bu kez ısınan yanakları değil, göğsü olmuştu. Az önce aldığı tatlı öpücükleri unutmuştu bile. "Ben..." diye mırıldandı. Eninde sonunda gün yüzüne çıkacağını biliyordu. Yine de ondan duymasını dilerdi. Özür dilemek yeterli olmazdı, biliyordu. Çocukça davranmış ve basit bir neden yüzünden Jungkook'un hayatını mahvedebilirdi. Göğsündeki sıcaklık artmaya başladığında güçlükle yutkundu. Jungkook'u yavaşça iterek doğruldu. "Biliyordun." Gittikçe kısılan sesi kalabalığın gürültüsünün arasında kaybolmuş olmalıydı. Ya da Jimin öyle düşündü, çünkü Jungkook bir süre ona sessizce bakmayı sürdürmüştü. Ama biraz sonra konuşmaya başladığında onu duyduğunu anlamıştı.

"Bilmemem garip olmaz mıydı? Ben Jeon Jungkook'um."

Bu cevabına karşılık Jimin gözlerini devirir ve egosu hakkında bir şeyler söyleyebilirdi. Ama yapamadı.

"Ne zamandan beri?" diye sordu, sanki bir önemi varmış gibi. "Çok olmadı ama bu önemli mi?" Jungkook'un sesi sakindi. Öfkeli ya da tereddütlü değildi. Sakinleşmesi ve durumu hazmetmesi için yeterli zamanı olmuştu muhtemelen. Öyleyse Jimin hakkında ne düşünüyordu? Yaşadıkları ve hissettikleri hakkında ne düşünüyordu? Jimin onu sevdiğini söyleseydi, başından beri -kabul etmek istemese de- ondan etkilendiğini söyleseydi ne düşünürdü? Ya daha ileri gitseydi?

"Alfam olduğunu söyleseydim bana inanır mıydı?"

"Şaşırmamalısın," Jungkook duruşunu düzelterek başını yukarı, göğe çevirdi. Dünyada o kadar ışık vardı ki yaldızlar gözükmüyordu. Yine de sakince boşluğa bakmaya devam etti.

"Açıklama..."

"Yapmalısın, evet. Ama şimdi değil."

"Jungkook, ne bildiğinden emin değilim ama-"

"İnkar etmeni dilerdim." dedi Jungkook. Göz göze geldiklerinde Jimin üşüdüğünü hissetti. Birçok kez onu kızdırmıştı, ona karşı gelmişti. Ama hiçbirinde Jungkook ona böyle bakmamıştı. "En azından her ne biliyorsam yanlış anlaşılmadan ibaret olduğunu falan söylemeni beklerdim."

Jimin karşılık veremedi.

"Seni o kadar incittiğimi tahmin edemezdim. Alındığını biliyordum tabi ama hayatımı mahvetmek isteyeceğin kadar fazla olduğunu nasıl bilebilirdim? Kendimi bildim bileli tek bir amaç uğruna çaba gösterdim. Ve hiç tanımadığım bir omega yüzünden bu mahvolacaktı."

"Jungkook-"

"Omegaların intikamı acımasızca oluyor, değil mi?"

"Konuşmama izin ver." dedi Jimin, ne söylemesi gerektiğini bilmiyordu ama konuşmanın sonunu duymak istemiyordu.
"Aptalca davrandım, kabul ediyorum. Ama bu kadar büyük bir şey olacağını bilmiyordum. Gerçekten bilmiyordum."

"Arkadaşın Kangdae konusunda seni uyarmadı mı?"

Uyarmıştı. Taehyung, Namjoon ve Kangdae'yle birkaç kadeh içki içmiş herkes uyarmıştı onu. "Ona dikkat et," demişlerdi. "Asla gülen yüzüne aldanma. Göründüğünden daha tehlikelidir." demişlerdi. Ve Taehyung onun iki ucu keskin bir bıçak olduğunu söylemişti. Taehyung ondan hoşlanmazdı. Ondan kaçmak için çok sevdiği işinden bile ayrılmıştı. Jimin tüm bunları bilerek Kangdae'den yardım istemişti. Kendini dövmek istiyordu.

"Eh, kimseyi umursamaman beni şaşırtmadı."

"Özür dilerim." Jimin'in sesi çevrelerindeki gürültüyle kayboldu, bir kez daha. "Böyle sonuçlanacağını düşünemedim."

"Ne demek istiyorsun?" diye sordu Jungkook. Sesindeki küçümseme Jimin'in yerin dibine girmek istemesine sebep olmuştu. Saatler önce birlikte vakit geçirdiği kişi o muydu?

Blind Date With An Omega - JiKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin