ⅹⅹⅱ.

2.1K 239 59
                                    


"Her şey tamam!" Kumral adam kucağındaki küçük koliyi diğerlerinin üzerine bıraktıktan sonra kendini koltuğa, Jungkook'un hemen yanına attı. "Bu kadar yorucu olacağını düşünmemiştim. Fazla eşyamız da yoktu üstelik."

"Oyalandığın için böyle oldu." dedi Jungkook omuz silkerken. Umursamaz gözükse de son derece ilgiliydi.

"Öyle mi? Bunu sen mi söylüyorsun? Sürekli telefonunla uğraştığın için işimiz uzadı! İşlerin varsa neden geldin?"

"İşlerim yok." dedi Jungkook. Terfisinin ardından ortadan kaybolmak işleri olduğundan daha karmaşık bir hale getirecekti belki ama onun canını sıkan şey bu değildi- Aklı fikri Jimin'deydi. Randevularının ardından haftalar geçmişti. Başta sadece uzaklaşmak istemişti. Kendisine tamamen yabancı olan bu hislerle başa çıkmalıydı. Ve onunla ne yapacağına karar vermeliydi. O omegaya tekrar güvenebilir miydi? Bir süre öncesine kadar varlığını bile önemsemeyen bir omega Jungkook için tehdit oluşturur muydu? Sıradan biri olduğunu düşünmüştü. Ve şimdiye dek, tıpkı onun gibi, başkalarının ne hissettiğini umursamamıştı. Başına gelen şeyleri hak etmiş miydi peki?

"Jungkook!" Adamın omzuna dokunması ile kendine geldi.

"Ah," dedi gülümseye çalışarak. "Yemeği dışarıda yiyelim mi?" Kumral adam omuz silkti, "Nasıl istersen."

"Hey! Ne çabuk pes ettiniz, işleriniz bitti mi?"

"Jaegeun!"

Jungkook belli belirsiz bir kıpırtı ile duruşunu düzeltti. Kapının hemen yanında duran adam neredeyse onunla aynı yüze sahipti. Aralarındaki tek fark adamın yüzünde oluşmaya başlayan kırışıklardı. "Bir şeyler aldım." dedi içten bir gülümseme ile. "Gidip hazırlayayım."

Adam gözden kaybolduğunda Jungkook derin bir nefes aldı. Yılda birkaç kez görüştüğü babasına karşı nasıl davranması gerektiğini bilemezdi. Şaşırtıcıydı belki ama bu Jeon Jungkook'un bile kabiliyetli olduğu bir konu değildi. Ve tüm ailenin hayatını mahveden adamla görüşmesi bile yeterince tehlikeliyken bir de sevgilisiyle Kore'ye dönmesi için ona yardımcı olmuştu. Bunu neden yaptığını bile bilmiyordu. Annesinin bunu öğrendiğinde neler yapabileceğini hayal bile edemiyordu.

"Et kokusu alıyorum!" Yanında oturan adam büyük bir gülümsemeyle ayağa kalktı ve Jungkook'u omuzundan yakalayarak çekiştirdi. "Hadi gidip babana bakalım."

Jungkook gönülsüzce adamı takip etti. Kumral adam arkası dönük olana sarıldığında Jungkook istemsizce kafasını çevirdi. Annesiyleyken onu hiç böyle görmemişti. Birbirlerine sevgi sözcükleri kullanmazlardı. Öpüşmezler ya da sarılmazlardı. Aslında birbirlerine dokunduklarını bile hatırlamıyordu, gerekmedikçe tabii. Jungkook başta onun karşısında dikkatli olduklarını düşünmüştü. Ama sonra diğerlerini fark etmişti. Tüm diğer alfa - omega çiftleri. Ailesindeki ve çeşitli etkinliklerde gördüğü o insanları görmüştü. Ve anlamaya başlamıştı olanları.

"Jungkook," Kumral adama döndü. "Her şey yolunda mı? Bugün çok fazla düşüncelerine dalıyorsun."

Babasıyla göz göze geldiğinde bakışlarını kaçırdı. Ona bu kadar benzediği için suçluluk hissediyordu. Şüphesiz annesine zor zamanlar yaşatmış olmalıydı bu yüzden.

"Sende bir değişiklik seziyorum." diye mırıldandı babası. Tekrar paketleri açmak için arkasını döndüğünde kumral olan onu desteklemişti. "Belki de sevgilisi yüzündendir. Bir omegayla birlikte olacağını asla tahmin etmezdim." dedi adam hafif bir gülümseme ile. "Tüm gelişmeleri anlatmalısın. Nasıl biri? Omegaları sevmezdin bile! Benimle tanıştığın zamanki yüz ifadeni unutamıyorum."

Blind Date With An Omega - JiKookWhere stories live. Discover now