ⅻ. - ⅱ

2.2K 233 20
                                    


"Dünya çok küçük değil mi?"

Taehyung göz ucuyla karşısında oturan alfaya baktı. Bir süredir karşılık vermemesini umursamadan konuşuyordu. Aptal arkadaşı farkında olmadan Kangdae'nin elinde eğlenceli bir oyuncak oluvermişti.

"Namjoon'a söz verdiğim için şimdilik sırrını saklayacağım. Ama gelecekte neler olacağını kimse bilemez, ne dersin?" Boş kadehi öne doğru ittirdiğinde Taehyung tazelemek için kadehi aldı.

"Daha ne kadar bunun hakkında konuşacaksın?"

Kangdae omuz silkti. "Bilmem, belki sıkılana kadar."

"Onları rahat bırak." dedi tezgahın diğer tarafına geçtiğinde. "Jimin Jeon Jungkook gibi biriyle uğraşabilecek biri değil, sen de bunun farkındasın."

Kangdae'nin en yakınına bile canı istediğinde zarar verebileceğini biliyordu Taehyung. Eğer niyeti Jeon Jungkook'la uğraşmaksa bunu yapabilmek için Jimin gibi sıradan bir omegayı gözden çıkarmayı sorun etmezdi.

"Arkadaşın onun itibarını zedeledi, Taehyung. Onu hafife alma bence. Sandığından fazlası var o çocukta."

"O bir omega!"

"Öyleyse ne olmuş?" Omuz silktiğinde Taehyung onunla konuşmaya çalışmanın boşuna olacağını anladı. İç çekerek başını salladı. "Her ne yapıyorsan, sadece, Jimin'i buna karıştırma."

"Neden sözünü dinleyeyim?"

Kangdae yavaşça Taehyung'a doğru eğildi. İçki ve parfüm kokusunu alabiliyordu Taehyung. Şanslıydı ki bir betaydı ve alfalar kokularını kullanarak onu baştan çıkarmaya çalışamazdı. Ama Kangdae'nin buna ihtiyacı olmazdı. Alfanın eli bacağına dokunduğunda irkildi. "Mesai saatleri içinde bana dokunmaması söylemiştim." dedi. Kangdae dişlerini göstererek gülümsedi. "Mesai saatleri içinde seni becermememi de söylemiştin. Ama yaptım."

"Evet, bu yüzden seni kara listeye almam gerekiyordu." Arkalarından gelen sesle irkilerek ayağa kalktı Taehyung. "Bay Kim!"

Taehyung ayağa kalkarken Kangdae'yi öldürmenin en iyisi olacağını düşünmeden edememişti. Onun yüzünden defalarca kez küçük düşmüştü Kim Namjoon'un önünde. Bu adam neden olmadık zamanlarda karşısına çıkıyordu ki?

"İşin bitmez üzere, değil mi?" dedi Namjoon az önce Taehyung'un oturduğu tabureye otururken. Taehyung elinde olmadan irkildi. "Neyim ben, ergen mi?"

"Evet, efendim."

"Gidip üzerini değiş, seni bırakacağım."

Taehyung'un gözleri şaşkınlıkla açıldı. Bir şey söylemek istemişse de Kangdae araya girerek konuşmasına engel olmuştu. Neredeyse memnundu buna.

"Ne zamandır çalışanlarına karşı bu kadar ilgilisin?"

İmalı ses tonu Namjoon'u kızdırmıştı. "Git," dedi Taehyung'a. Taehyung başıyla selam vererek barın arkasında çalışan arkadaşlarıyla konuşarak soyunma odasına döndü. Gözleri alfaların olduğu yöne kaydığında ikisinin ciddi bir ifadeyle konuştuklarını görmüştü. Benim yüzümden değildir, diye düşündü.

Taehyung görünüşünden başka bir şeyi olmayan, sıradan bir betaydı. Elit Alfaların dünyasında hiçti.

Üzerini değiştirip arka kapıdan dışarıya çıktığında der sokağın girişindeki aracı gördü. Kim Namjoon gerçekten de onu beklemişti. Ona doğru yürürken kulaklarına belli belirsiz bir ses geldi. Güm güm.

"Ah, bu ne böyle?" dedi elleriyle saçlarını karıştırarak.
"Çocuk muyum ben? Kendine gel, Kim Taehyung."

Arabaya yaklaştığında ön kapı açıldı. Kim Namjoon dışarıya çıktığında Taehyung aynı sesi tekrar duydu. Onun arabasına daha önce de binmişti. İlk kez baş başa kalıyor da değillerdi. Namjoon için sahip olduğu bir mekanda çalışan bir tanıdıktan başkası değildi.

Blind Date With An Omega - JiKookWhere stories live. Discover now