ⅹiv.

2.2K 260 28
                                    


Jungkook karşısında söylenip duran kuzenini izlemeye devam ederken bilmem kaçıncı kadehinden bir yudum aldı. Akşam yemeği için sorun çıkaracak kişinin omega olduğunu düşünürken yanılmıştı- bundan nefret ediyordu. O omega hayatına girdiğinden beri sık sık yanılıyordu ve planları altüst oluyordu. Ve bu Jungkook'un hiç hoşuna gitmemişti.

"Yani ne demek istediğimi anlıyorsun, değil mi? Söylediklerinin hiçbir mantıklı yanı yok. Kendini bilmez oğulları uyuşturucu partisi verirken üç maymunu oynuyorlardı. Ama mesele başkası olduğunda şahin gibi oluyor o gözleri."

Kızın söyledikleri doğru olsa da bir yerden sonra Jungkook için vızıltıdan farksız gelmeye başlamıştı. Sarhoş olduğu için değildi bu, alkol toleransı yükselti, sadece Naeun gereğinden fazla konuşmuştu.

"Umarım sevgilinle tanıştıklarında nerede durduklarının farkına varırlar."

Jungkook bu konuda bir şey söyleyemezdi. Omeganın nasıl bir performans sergileyeceğini kestiremiyordu.

"Sonuçta senin sevgilin! Eminim ki seni etkilemeyi başardıysa onları mahvedecektir."

"Abartıyorsun." dedi. Neredeyse bu ilişki yüzünden kötü hissedecekti. "Onun yanında böyle konuşma."

"Neden? Köpek balıklarının önüne atılacağını bilmeye hakkı var. Junghoon'un sevgilisine neler yaptıklarını hatırlamıyor musun?"

"Yeter bu kadar." Jungkook artan endişesini bastırmak için sesini yükselterek Naeun'u susturdu. 

Junghoon ailenin ondan sonraki varisi konumundaydı. Başarılı ve güzel bir oyuncuyla birlikteydi. İlişkileri aile tarafından onaylanmamıştı. Önce sevgilisinin kariyeri altüst oldu ve ilişkileri sonlandı. Ardından da uyuşturucu skandalı patlak verdi. Jungkook henüz liseye gidiyordu olup biteni seyrederken. Umut vadeden kuzeninin ailesi tarafından nasıl bataklığa sürüklendiğini yakından görmüştü. Kendine söz vermişti. Asla onun gibi olmayacaktı. Kendi çabasıyla sahip olduğu hiçbir şeyi bir başkası yüzünden yitirmeyecekti.

"Ah, bu o mu?" Naeun kıpırdanarak Jungkook'a dokundu. Heyecanı yüzünden okunuyordu.

Jungkook işaret ettiği tarafa döndüğünde omegayla göz göze geldi. Çoğunlukla alnına dökülen saçları yana atılmıştı. Üzerinde Jungkook'un almadığına emin olduğu bir günlük bir ceket vardı. Şaşırmadığını söyleyemezdi. Ve etkilenmediğini.

"Çok yakışıklı." diye homurdandı Naeun. Jungkook kıpırdayan masa örtüsünden kızın ayak uçlarını yere vurduğunu anlamıştı. Henüz çok gençti.

Omega onlara yaklaştığında ayağa kalkarak ona doğru yürüdü. "Tatlım," dedi gülümseyerek. Eli Jimin'in belini buldu, onu kendine çekti nazikçe. Gömleği ona bol geliyordu. Modeli böyle olmalıydı. "Burayı kolay buldun mu? Seni almama izin vermeliydin." Yüzü omegaya yaklaştığında tanıdık olan koku burnuna doldu. Omeganın bahar tadındaki kokusunu aldı. Duş alıp gelmiş olmalıydı. Ve feromenlerinin yumuşak, rahatlatıcı kokusu. Ardından gömleğinden gelen yabancı bir koku. Bir alfanın kokusu. Kokuyu silmek istercesine onu biraz daha çekti kendine. Omeganın onu itmeyeceğini umarak dudaklarını usulca yanağına bastırdı. O da daha önce yapmıştı bunu. Sorun olmamalıydı.

"Olsun, hiç zor değildi."

Omeganın sesiyle ne yaptığını fark ederek geri çekildi. Etrafta çekingen bakışlarla onları izleyen insanların olduğunu biliyordu. Ona rağmen gereğinden fazla yakınında durmuştu omeganın. "Kendini topla, Jeon Jungkook." dedi içinden. "Kendini topla."

"Bizi tanıştırmayacak mısın?"

Jimin ondan ayrılarak Naeun'a yöneldi. Jungkook bir anlığına havada kalan eli yüzünden huzursuz hissetti.

Blind Date With An Omega - JiKookTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang