✴1✴

24.7K 876 94
                                    

Tanıtım bölümüne yaptığınız yorumlar beni o kadar mutlu etti ki, neredeyse sevincimden ağlayacaktım. Sizleri çok seviyoruum! ☺ 

Ve bölümü de, İreMeleğime ithaf ediyorum. Umarım beğenirsin, çok çok kocaman öptüm seniiii.❤❤❤

Keyifli okumalar. Yorum ve vote'larınızı büyük bir açlıkla bekliyorum. Onlar benim yazma sebebim

Multimedia'da Charlotte&Harry var.

Göz kapaklarımı, büyük bir baş ağrısı ve mide bulantısı eşliğinde sanki birbirlerinden ayrılmak istemiyorlarmış gibi zorlukla açtığımda ilk birkaç dakika nerede olduğumu anlamayarak siyah-beyaz odanın içinde gözlerimi gezdirdim. Dün gece bara gittiğimi, yolda yürürken Amberly ile konuştuğum dışında bir şey hatırlamadığımı varsayarsak şuan çığlıklar eşliğinde bu evden kaçmamak için kendimi zor tutuyordum. Gözlerimi korkarak odanın duvarlarından çekip üstüme diktiğimde kıyafetlerimin olduğunu görmem tuttuğum nefesimi rahatlayarak dışarı bırakmama sebep oldu. Tamam, en azından olası bir iğrençlik ile daha karşı karşıya kalmamıştım. 

Gözlerimi sertçe birbirine bastırıp, içimden kendime dün geceyi hatırlamam için resmen büyük bir baskı yapmaya başladım. Bir süre geçtikten sonra hatırlayabildiğim bir başka şey ise, yeşillikti. Hayır burada bahsettiğim tabiî ki ot, ağaç falan değildi. Bahsettiğim şey, imkansız güzelliğe sahip olan bir çift yeşil gözdü. Dün geceye dair aklımda kalanlar neredeyse büyük bir bulanıklığa sahip iken nedense o bir çift yeşil göz aklımda oldukça net bir görüntüye sahipti. Öyle ki, binlerce gözün içerisinde tanıyabileceğime bile emindim.

Bir süre daha hareketsiz şekilde yatakta yattıktan sonra kendime lanetler ederek, kafamı yastığa gömdüm ve şikayet edercesine inledim. Kendimi kaybedecek ve buraya nasıl geldiğimi hatırlayamayacak kadar ne zorum vardı da içmiştim ki? Kafam hâlâ yastığa gömülü bir şekilde büyük bir nefes aldığımda, ciğerlerime dolan koku içimin titremesine neden oldu. Garip olan kokunun içimde yarattığı sürekli koklama hissi değil, oldukça tanıdık olmasıydı. Binlerce gözün içerisinde tanıyabileceğim o bir çift yeşil göz gibi bu kokuyu da binlerce kokunun içerisinde tanıyabileceğime emindim. 

Şuan da geceden kalma bir şekilde, tanımadığım bir çocuğun evinde olduğumu kendime hatırlattım ve saçma düşüncelerimi bir kenara itip hızlıca ayağa kalktım. Bahsettiğim hız, ağrının geçmesi için duvarlara vurmak istediğim kafamın şiddetle dönmesini sağlayacak bir hızdı ki bu mide bulantımı da şiddetlendirmişti.

Yalpalayarak odadan çıktığımda ne ile karşılaşacağımı bilmeden önümdeki büyük, beyaz kapıya ilerledim ve yavaşça açtım.  

Korktuğum gibi yarı çıplak biriyle değil de skinny pantolonu ve dövmelerini açıkta bırakan beyaz tişörtü ile huzurla uyuyan bir kıvırcıkla karşılaştım. Farkında olmadan kendimi ona yaklaşırken bulduğumda bir erkeğe göre oldukça kırmızı ve dolgun dudaklarını elimde olmadan hipnoz olmuş gibi incelemeye başladım. Bukleleri suratına dağılmış, bana oldukça mükemmel bir görüntü sunuyorlardı. Öyle ki bu manzara karşısında, Bella'nın Edward'a "Çok güzelsin." dediği gibi bir şey mırıldanmamak için dudaklarımı ısırmam gerekmişti. 

İçinde bulunduğum durumdan ve düşüncelerimden sıyrılmak için kafamı iki yana sallayıp, ne zaman koltuğun yanında dizlerimin üzerine çöktüğümü bile hatırlamadan ayağa kalktım. Cidden şuan tam da ilk defa erkek görmüş kızlar gibi davranıyordum. Tamam düzeltiyorum, ilk defa böylesine güzel bir erkek görmüş kızlar gibi davranıyordum ki sanırım bu doğruydu. Her neyse.

Into The Green ✴ ║Harry Styles Fan Fiction║Where stories live. Discover now