✴2✴

21K 677 79
                                    

Öncelikle, Harry'nin bu hikayede ünlü olmadığını belirteyim. Biraz geç haber verdim sanki ama unutkanım işte. Neyse.

Multimedia'ya bir bakın, Charlotte ve Harry var. İrem —iremciiik- yapmış ve bende gördüğüm an bayıldım *-* Çok teşekkürler bebeğim

Bölüm Melike'm için. Kocaman öptüm, umarım beğenirsiiiiin! ❤❤❤

●Bu bölüme geçiş bölümü diyebiliriz sanırım. Multimedia'da ki şarkıyı açııın.

Keyifli okumalar :')

"Char, o lanet olası kıçını buraya getirip bana yardım etmezsen ben oraya gelip saçlarını tek tek yolacağım ve sana yedireceğim!"

Amberly sabahtan beri tekrarlardığı cümlelerinden birini daha diğer odadan bana bağırarak ulaştırdığında yüzümü buruşturup, koltukta ters yatmış ve ayaklarımı duvara doğru uzatmış pozisyonumu bozmadım. Gardırobundaki eski kıyafetleri bir kenara ayırıp atmak için sabah girdiği odadan henüz çıkmadığı gibi bir de bana ona yardım etmem için bol tehdit barındıran uyarılarda bulunuyordu. 1 haftadır o kadar çok şey düşünmüştüm ki, tahmin edeceğiniz üzere boş tehditleri umurumda değildi. 

Evet, o insan olduğundan bile şüphelerim olan kıvırcığın evinden, elimde bir telefon numarası bulunan kağıtla ayrıldığımın üstünden sadece 1 hafta geçmişti. Teorik olarak öyle olabilirdi fakat ben şu 1 haftada 10 yıllık düşünüp, kendimi çıldırtma evresine çoktan geçiş yapmıştım. Ve bu 1 hafta içerisinde telefonu elime milyon kez alıp, binlerce kez numarayı tuşlamış fakat gelin görün ki o lanet telefonu bir kez bile kulağıma götürme cesaretini gösterememiştim. Her şey çok kolay görünüyordu aslında. Bir gece evimin adresini unutacak kadar sarhoş olmuş, sabah gözlerimi herkesin imrenerek bakacağına bahse girdiğim kıvırcık saçlı, henüz mükemmelliğini anlatacak bir kelime bulamadığım yeşil gözlü ve yanaklarında iki büyük gamzesi olan çocuğun evinde açmıştım. Üstelik daha nasıl bir sevap işleyip de kısa bile olsa o güzel manzarayı görebilecek şansım olduğunu çözemeden kendimi elimde telefon numarası yazılı bir kağıt ile bulmuştum. Olaylar buraya kadar gayet normaldi demek isterdim fakat değildi. Yani, o Tanrı'nın 1-2 yıllık boş vaktinde yarattığı varlığın telefon numarasını bana vermesini geçtim, onun evinde uyanmam bile bir mucizeydi ki evet, arama cesaretini gösterip onunla buluşabilme düşüncesi bile delirip kendi kendime sırıtmama neden oluyordu. 

İnanın, bana ani şekilde bir deli cesareti gelip, onu aramayı bütün kalbimle istiyordum ama kim adresini unutacak kadar sarhoş olan bir kızla buluşmak falan isterdi ki? Ah, evet tabiî ki amacı pek de masum olmayanlar insanlar bunu gerçekten isterdi. Yani Harry'nin —ismini söylemek bile bütün hüclerimin ani bir şekilde ayaklanmasına neden olan varlığın- öyle düşündüğüm gibi bir sapık olmadığını biliyordum. Hadi ama! Çocuğu önümüzdeki birkaç yıl daha hatırlayacağım kadar iyi süzmüştüm ve hareketleri yada bakışları hiç de 'Bu kız ile bir buluşma ayarlayıp onu becermeliyim' tarzında değildi. Hem belki de benimle dalga geçmişti? Numara bir başkasınındı? Bütün bunlar olabilirdi, kıvırcığa hak verirdim çünkü çocuk rüyalarımda bile göremeyeceğim bir güzelliğe sahipti! Bana numarasını vermesi gerçekten bir mucizeydi ve ben mucizelere falan inanmazdım işte.

"Aptal sarışının sözlükteki anlamı kesinlikle sensin!" Birkaç saattir sadece bir iki oda ötemden duyduğum sesi salonun ortasında işittiğimde hareketimi bozmadan öylece durmaya devam ettim. Çünkü eğer bir şey söylersem 1 haftadır ezberlediğim sözlerini tekrarlamaktan ve bana bağırmaktan başka yardımı dokunmayacaktı. 

Into The Green ✴ ║Harry Styles Fan Fiction║Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin