✴20✴

11.6K 432 44
                                    

İlk defa içime sinen bir bölüm oldu sanırım. Hadi bunu sizin yorum ve oylarınızla kutlayalım :)):):):)))

Bölüm “livewithpurple” için. Yorumların için çok çok teşekkürler canııım,umarım bölümü beğenirsin :')

Multimedia'da Begüm aşkımın yaptığı bir çalışma var. Yapın böyle şeyler, mutlu edin şu garibanı uayhsjdkflg Neyse, Begü'cüğüme de çok teşekkür ediyoruuum. Ayrıca bölüm şarkısı da var, dinleyin onu da bebeklerim.

Kocaman öpüyorum hepinizi

"Gidiyorum." derken aklımda ne gibi bir şey vardı bilmiyordum ama kesinlikle ona bir kez bile bakmadan, ciğerlerime dolan içki kokusu ile tezat oluşturmuş erkeksi kokusunun yanından geçip gitmek kesinlikle kolay olmamıştı. Öyle ki, harekete geçmeden önce derin bir nefes alıp gözlerimi kapatmam ve o an onun orada olmadığını düşünmem gerekmişti. Ki bu, yine de bir işe yaramamıştı. Yanından geçerken saniyeler o kadar yavaş ilerlemişti ve öylece yanından geçip gitmek o kadar zor gelmişti ki, neredeyse büyük eli ile kolumu kavrayıp gitmemi engellemesi için yalvaracak duruma gelmiştim. Fakat tabiî ki de filmlerde olduğu gibi, gitmemi engelleyen bir Harry yerine bırakın nasıl gittiğimi izleyen bir Harry'yi, gözlerini kaçırıp başka bir tarafa bakan ve gitmemi sanki delicesine istiyormuş gibi ayağı ile ritim tutan bir Harry vardı. 

Yanından geçip, merdivenlerden indiğim ve ardından da yoğun Styles kokusu'nun hakim olduğu evden çıkıp gittiğim süre içerisinde ezilen göğüs kafesimin altında kalbimin can çekiştiğini hissettim. Ve bu, yürüyen bir ölü gibi eve gelip kendimi yıllarca yatabileceğime inandırdığım koltuğa kıvrılana kadar da sürdü. Ne zaman sona ereceğine dair bir fikrim yoktu ki muhtemelen de sona ermeyecekti zaten. 

Elinden oyuncağı alınmış bir çocuk gibi bağıra bağıra ağlamak istememin aksine tek bir göz yaşımın bile akmaması normal miydi yoksa tam da bana göre olarak anormal bir davranış mıydı onu da bilmiyordum. Ruhu çekilmiş bir bedenden farkım var mıydı onu da bilmiyordum gerçi. Sadece, gözlerimi kapatıp olan her şeyin bir rüyadan ibaret olmasını, aslında o gece bardan çıktığımda kimseyle çarpışmadan eve gittiğimi ve normal hayatımın aynı monotonlukla devam ettiğinin farkına varmak isiyordum. Çünkü Harry'yi tanımak olabilecek en berbat durumları da beraberinde getirmişti. Her tartışamamızda ciğerlerim nefes alma görevini unutup, ruhum bedenimden sanki çekilip alınıyormuş gibi olacaksa Harry'yi hiç tanımamış olmak en mantıklı seçenekti. Ki bu da artık imkansızdı.

Yarı uyanık, yarı uyur vaziyetteyken üzerime yumuşak bir şeyin örtülmesi ile gözlerimi araladığımda merakla suratımı inceleyen Amber'ı gördüm ve yorgun bir şekilde göz kapaklarımı tekrar kapattım. Üstümden kamyon geçseydi kendimi bu kadar enkaz halde hissedeceğimi düşünmüyordum.

"Charlotte?"

Amber'ın merak ve endişe dolu sesini duyduğumda sessizce mırıldanıp gözlerimi tekrar araladım. "İyi misin sen?"

Ben evden çıkarken salonda oturmasına rağmen tekrar eve döndüğümde ortalarda olmaması şimdi aklıma gelirken, nedenini sormak için çok yorgun olduğumu hissettim. Fakat yine de içimdeki bütün her şeyi birilerine anlatıp, hâlâ bağıra bağıra dökemediğim göz yaşlarımı dökmek istiyordum. 

Yerimde hafifçe doğrulup, önüme gelen saçlarımı geriye attıktan sonra belli belirsiz kafamı salladım. Kurumuş dudaklarımı hareket ettirip, "Beni kovdu." dediğimde, suratına yayılan şaşkın ifade yerini çatılan kaşlara bıraktı. 

Into The Green ✴ ║Harry Styles Fan Fiction║Where stories live. Discover now