✴17✴

13.2K 436 65
                                    

Yorum ve oylarınız için çok teşekkür ederim, devam edin lütfen ^.^

Multimedia'da Begü'nün -hayaledenkiz- yaptığı bir çalışma var. Tek kelimeyle bayıldım! o.o Ayrıca bölüm şarkısı da var. Hepinizi kocaman öpüyoruuum❤❤❤

Suratımı gıdıklayan kestane rengi bukleler eşliğinde gözlerimi açtığımda, üstümden çekilmiş olan yorganın verdiği ürperme ile yanımdaki bedene daha çok sokulup, üşüyen ellerimi bacaklarımın arasına sıkıştırdım. Saatin kaç olduğu hakkında bir fikrim yoktu. Zaman kavramımı yitirmiş bir şekilde yavaşça içinde neler döndüğüne emin olamadığım kafamı kaldırdığımda artık her bir santimini ezbere bildiğim odada olduğumuzu fark ettim. Ki bunu, belki de grip olmasaydım burnuma dolan tanıdık kokuyla da karar verebilirdim fakat kendimi berbat hissetmeme neden olacak kadar hasta hissediyordum. Burnum tıkanmıştı ve her yutkunduğumda sanki orayı neşterle kesiyorlarmış gibi boğazım acıyordu. Üstelik ben kendimi bu kadar hasta hissederken, yanımda sessizce horlayan Harry'yi de hasta edebilme düşüncem bir an önce bu yataktan çıkmam için resmen beynime işkence ediyordu.

Hafifçe yerimde kıpırdanıp, belime sarılmış olan büyük ellerden ve bacağımın üstünde olan bacaktan kurtulmaya çalıştım. Harry birkaç kez bir şeyler mırıldandıktan sonra elini ve bacağını benden çekerek arkasına döndü. Bedenimin her yerinden sanki parça parça et kesiyorlarmış gibi hissetmeme rağmen zor da olsa yataktan kalkmayı başarabildiğimde adımlarımı odanın içindeki lavaboya çevirdim. Normal şartlara göre işe gitmem için üç saatlik bir vaktim vardı fakat bırakın bu şekilde işe gitmek, lavaboya gitmek bile bana Londra'dan Brighton'a yürüyormuşum gibi hissettirmişken işe gitmem için yeterli enerjiyi bulmak bir mucize olurdu.

Zombiyi andıran suratıma fazla bakmamaya çalışıp, kendimi daha da iğrenç hissetmeden lavabodan çıktığımda Harry'nin hâlâ uyuduğunu görerek gülümsedim. Yanına, üstünü çıkardığı için ona içimden kızarak yürüdüğümde yorganı üstüne çekerek dövmelerinin kapladığı bedenini örttüm. 

Bir iki dakikalık bile olsa ona yakın olmak, bendeki virüslerin aç gözlülükle ona bulaşmasına neden olacağını düşünerek yüzümü buruşturduğumda yavaşça odadan çıkıp mutfağa doğru yürüdüm. Hasta olmayı birçok insan gibi ben de sevmiyordum tabiî ki ama buna ek olarak, Harry'nin yanındayken hasta olmak ise, olabilecek en berbat şeydi. Hayatta keyif aldığım sayılı şeylerden biri olarak, Harry'yi izlemek vardı. Ki ben, onun uyuyuşunu izlerken saniyesini bile kaçırmamak için göz kapaklarıma kürdan yerleştirebilecek kadar psikopatça şeyler düşünüyorken grip olmam hayatın bana 'kır dizini otur' deme şekli olmalıydı.

Mutfağa girip, sıcak su kaynatmaya başladığımda bangonun üzerinde duran nescafelerden bir tane alıp bardağa boşalttım ve suyun iyice kaynamasını pencereden dışarıya bakarak bekledim. Dün biraz daha muhabbet edip, uyumadan önce Harry'nin bana söylediği şeyi düşünmek bile kalbimin ritminin bozulmasına yetiyordu. Söylediği sözün anlamını bıraktım, ses tonu bile sanki ölüm nedenim olabilirmiş gibi geliyordu. Deliriyordum. Harry ile tanıştığım andan beri papağan gibi sürekli aynı şeyi tekrar ediyordum ama cidden, deliriyordum. Onu o kadar çok seviyordum ki, kalbimin buna dayanamayıp patlayacağı gerçeğine bile alışmıştım.

Suyun kaynadığına dair düğmeden gelen sesi duyduğumda, pencerenin önünden çekilip suyu bardağa boşalttım ve bir kaşık ile karıştırdıktan sonra peçete almayı da ihmal etmeyip ayaklarımı sürüyerek tekrar odaya döndüm. Yatağın karşısındaki koltuğun aksine, yatağa en uzakta olan bordo yastıklı beyaz koltuğa ilerleyip oturduğumda kahvemi yudumlamaya başladım. 

Into The Green ✴ ║Harry Styles Fan Fiction║Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin