✴30✴

8.8K 416 38
                                    

Dudağımda uçuk çıktı. Angelina Jolie gibi dolanıyorum ortalarda. Canım çok acıyor bu yüzden fazla uzun yazamadım maalesef. 

Bölüm Buket için.Umarım beğenirsin caanım.Multimedia'da çok güzel bir cover var, dinlemelisiniz.

Öpüyorum hepinizi kocaman. Keyifli okumalaar.

"O gün telefonda kiminle konuştuğunu tahmin edebiliyorum şimdi."

Kafamı kaldırıp kısa bir süreliğine gözleri kapalı bir şekilde duran Harry'ye baktıktan sonra tekrar kafam boynunun girintisine düştü. Çıplak göğsüm çıplak bedenine yaslıydı ve sol bacağım da bacaklarının arasında duruyordu. Sırtımda gezdirdiği sıcak parmakları bir anlığına dursa da tekrar hareket etmeye başladıkları bir zamanda Harry hiç de meraklı bir şekilde olmayarak "Kimmiş?" diye sordu.

"Ronan'ın suratını gördüm." dedim sessizce. Harry'nin düşündüğüm şeyi yaptırmış olması korkutucuydu. En azından ben böyle bir şey beklemiyordum. "Onu sen mi dövdürttün?" diye sordum sesimi biraz daha yükselterek.

Anında sıkıntıyla nefesini dışarı üfledi ve kafamın arkasından geçirdiği elini çekip, sırtımın bir an çıplak kalmasıyla bedenimden bir ürpertinin geçmesine neden oldu. 

Gözlerimi devirdim. "Yine kaçıyorsun tabiî ki." 

Sesimin küstahça çıkmasına önem vermeden terden boynuma yapışmış saçlarımı arkaya attığımda kafasını bana çevirdiğini hissettim fakat ona bakmadım. 

Dişlerinin arasından "Kaçmıyorum." dedi. "Evet dövdürttüm ne olacak?"

Öfkeyle gözlerimi ona çevirdiğimde bir süre alnına düşen ıslak buklelerine baktım. Buklesinden yavaşça özgürlüğüne kavuşan ter damlası yanağından geçip, koyu pembe dudaklarına da bir uğradıktan sonra yolculuğunu boynunda bitirdiğinde gözlerimi gözlerine diktim. Suratı ifadesizdi ama ben yine de bakışlarının arkasındaki sinirli Harry'yi görebiliyordum. Konunun Ronan'dan açılmış olması bile onun için geçerli bir nedendi zaten. Sırf çenemi birkaç saatliğine tutamadığım için ağzıma balyozla vurmak istiyordum. 

Gözlerimi bir an olsun gözlerinden ayırmayarak "Neden yaptın ki?" diye sordum. Bir süre daha bana baktı fakat daha sonra yerden aldığı iç çamaşırıyla tişörtünü üstüne geçirdi. Yataktan kalkıp gitmesini beklerken donuk bir ses ile "Cidden bunu soruyor musun?" deyip suratına baştan aşağı alay kokan ifadesini yerleştirdi.

Hiç beklemeden "Evet," dedim. "Ne işe yaradı yani?"

Üstüne gitmemem gerektiğini biliyordum aslında. Ama sanki bugün hiç susamayacakmışım gibi hissediyordum. Gecenin şu saatinde fazla gevezeleşiyordum sanırım. 

Öfkeli bakışları tekrar üzerimde gezinmeye başladığında yataktan çıkıp kendimi tuvalete kilitlemek istedim fakat yapmadım. Bunun yerine kendimden emin bir şekilde "Gerek yoktu," dedim. "Gerçekten gerek yoktu. Belli ki hiçbir işe yaramamış zaten."

Resmen kendi ellerimle ölüm fermanımı imzalasaydım şu salaklığımdan daha etkili olmayacaktı. 

Harry sanki içinden kendi ayaklarıma dolanıp yere çakılarak beyin kanaması geçirmemi diliyormuş gibi yukarı baktıktan bir süre sonra tekrar bana baktı. Dudaklarını bir kez ıslattıktan sonra "Farkındayım," dedi. "Daha fazla sinirlenmem için elinden geleni yapacaksın. Tamam, susma. Ama emin ol bir saniyesine daha katlanamayacağım ben."

Son kelimesine kadar kırpmadığım gözlerim, onun lavabonun kapısını çarptığında kısa bir süreliğine kapandı ve o an bir kez daha fark ettim ki dünyanın en geri zekâlı insanı şüphesiz bendim.

Into The Green ✴ ║Harry Styles Fan Fiction║Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ