-7-

2.2K 300 358
                                    

Kaybolduğum için çok özür dilerim ama bunu telafi edeceğim söz... Dilerim bölümü keyif alarak ve Seth'e söverek okursunuz. İyi okumalar dilerim.

BÖLÜM 7

Seth küfretti.

Aptal.

Aptal fani.

Bunu denemeye kalkışmış olmasına inanamıyordu. Bu kadar az yemek ve kıyafetle ondan ne kadar uzaklaşabileceğini zannetmişti ki? Bu intihar girişiminden başka bir şey değildi. Onunla kalmaktansa ölmeyi böylesine arzulaması, Seth'i sinirden deliye döndürmüştü. Hala daha kadını sırtlamış halde önüne serilmiş patikayı tırmanırken bedeni sinirle titriyordu.

''Sakın ölmeyi düşünme.'' dedi öfkeyle. Sesi dakikalar öncesinde başlayan tipiden dolayı duyulamayacak kadar kısıktı, saçları önünde çılgınlar gibi savrulurken tek gözüyle görüşünü akın eden tipiye rağmen yolunu bulabilmek, onun içi bile şu anda biraz fazla zordu. Saatlerini dondurucu soğukta, güçlerini kullanmadan kadını aramak için geçirmiş ve itiraf etmek istemese de, bitap düşmüştü. Hissettiği öfke ve hırs, onu şu anda ayakta tutan iki yegâne şeydi. ''Kendine geldiğinde, bu kalkıştığın ahmakça gösterinin bedeli ödeyeceksin. Ölmek için her gün bana yalvaracak ama sonuç bulamayacaksın.''

Şimdi bile kilometrelerce ötede duran kulübeye ulaşmak için karın içinde ilerlerken kadının yaşamayacağını hissedebiliyordu. Yaşam enerjisi çok zayıftı, nefesi hırıltılar halinde mosmor, çatlamış dudaklarından çıkıp giderken, taş gibi hareketsiz durması Seth'i haddinden fazla rahatsız ediyordu. Normalde ona dokunmaya kalkıştığında Gwen asla savaşmadan, kolayca ona dokunmasına izin vermezdi. Mutlaka ona karşı koyardı, şimdi böyle hareketsiz ve sessiz kalması tanrıyı öfkesinin yanında sıkıntıya da boğmuştu.

''Eğer ölürsen-'' Derin bir nefes alarak, jilet gibi hissettiren tipinin içinde ilerleyebilmek için kendini bir adım daha atmaya zorladı. ''Eğer böyle bir şeye kalkışırsan, seni öbür dünyada bile bulurum. Beni duydun mu fani? Seni sonsuza kadar lanetlenirim. Aç gözlerini!''

Sırtına yaslanan bedeni sertçe oynatmasıyla Gwen'in dudaklarından ince bir inilti döküldü ancak umduğu gibi daha fazlasını yapmak, kollarının arasında kıpırdanarak tutuşundan kurtulmak yerine ağırlığının birazını daha üstüne bıraktı. Lanet olsun, kadın gerçekten de ölüyordu. Kalp atışlarını kulaklarında uğuldayan vahşi rüzgârdan dolayı neredeyse duyamıyordu, pencere camında tıkırdayan cılız bir sineğinki gibiydi.

Kadın öldüğü takdirde planladığı onca şeyi silip, her şeyi tekrardan inşa etmek zorundaydı ve bunu yapabilecek kadar bol zamanı yoktu, yapmak da istemiyordu. Fazla riskliydi. Öte yandan kadını kurtaramazsa beğenmediği seçeneğe mahkûm kalacağı gün gibi ortadaydı.

Seth kabaran sinirlerini yatıştırabilmek için yeniden derin bir nefes aldı ve etrafına bakarak, tipi yatışana ve kadını biraz da olsa toparlayana kadar sığınabileceği bir yer aradı. Fakat ne yazık ki ormanın içinde görebildiği tek şey ardına kadar uzanan ağaçlar ve hiçlikti. Mağara ya da ona benzer hiçbir şey yoktu. Kadını en kısa sürede ısıtmayı başaramazsa-

''Canını gerçekten fena yakacağım.''

Seth köşeye sıkışmış vahşi bir yırtıcı gibi kükreyerek en yakınındaki ağaca sert bir tekme attı. Ağacın bütün bedeni sanki kürdandan yapılmışçasına şiddetle sallandı ve dallarına konan kar yığını yağmur gibi yağarak üstüne döküldü. Kulübeye mucizevî bir şekilde hızlıca dönemezdi. Bunu yapabilmesini tek yolu ışınlamaktı ve bu almak istemeyeceği kadar tehlikeli bir riskti. Öte yandan bu şekilde ilerlemeye devam ederse kadın bir saate bile dayanmadan can verecekti.

Olimpos'taki AnahtarKde žijí příběhy. Začni objevovat