-21-

1.1K 176 112
                                    

Haşmetli Zeus Bey^ (Ray-ban sponsorluğunda)

İçinizi ısıtacağınızı düşündüğüm bir bölüm sizlerle^^

İyi okumalar dilerim :)

BÖLÜM 21

Slyvia saatlerdir izlemekte olduğu tavana baktı.

Güneş birkaç saat önce batmıştı, kızıl-sarı ışık huzmeleri yerini gümüşi karanlığa bırakırken Slyvia uyuyamacağını çoktan kabul etmişti. Gözlerini kapatmaktan ve sonrasında göreceklerinden korkuyordu, bunun yanı sıra kısacık bir süre içerisinde o kadar çok şey öğrenmişti ki, bütün bunların üzerinde biraz düşünmeye ve olanları kendi mantığına oturtması için zamana ihtiyacı vardı.

Bunun hemen olamayacağını biliyordu, her şey çok üst üste gelmişti, bu yüzden kendine karşı anlayışlı davranarak, bir çırpıda sindirmek için uğraşmayacaktı. Bu kolayca yapabileceği bir şey değildi. Şimdilik sadece Bella'nın hayatta olduğu için sevinmek ve ailesini nihayet öğrenebildiği için onu sürekli kemiren soruların sineye çekilmesini istiyordu.

Uzun süredir onları açık tutmaya zorladığı için yorgun düşen gözlerini ovalayarak, bedenini ağırlaştıran uykuyu kovalarcasına yatakta yan döndü ve birkaç saat önce, Zeus ile yaşadığı garip anı düşündü.

Ona söyledikleriyle ilgili herhangi bir açıklama yapmamıştı, onun yerine odasına çekileceğini söyleyerek, ona sanki hiçbir şey olmamış gibi iyi geceler dilemiş ve sonrasında gözden kaybolmuştu. Slyvia üstüne gitse de bir cevap alabileceğini düşünmüyordu, açıkçası böyle bir istekte bulunabileceğinden bile emin değildi. Ama merak ediyordu.

Neden nihayet burada olduğunu söylemişti? Onu mu bekliyordu? Ama ne için?

Genç kadın üstündeki örtüyü bir kenara atarak yatakta doğruldu. Kimliğini ondan önce öğrenmişti, söylediklerinin bununla bir ilgisi olabilir miydi? Yeteneklerine ihtiyacı olsa da kendisi dahi güçlerinin olduğunu yeni öğrenmişti, nasıl kullanıldığı hakkında en ufak bir bilgisi yoktu ve varlığının gizli tutulması önem arz ettiğinden bu konuda kimden yardım istemesi gerektiğini de bilmiyordu. İsteyebilir miydi o bile muallaktı.

Ayrıca bakışından bahsetmişti. Kim bilir o anda tanrıya nasıl bakmıştı. Zeus en derin arzularını uyandıran karanlık, baskın bir havaya sahipti. Fakat onu korkutmak yerine çekilmesine sebep oluyordu, hareketleri öylesine kendinden emin ve asildi ki, Slyvia onu izlemekten kendini alıkoyamıyordu.

Güçlü hatlara sahip çenesini konuşurken kaldırışı, alaycı gülümsemesi ve mavinin her tonunu barındıran gözleri, daha önce karşılaşmadığı türden bir çekiciliğe sahipti. Her bir parçası özenle bir araya getirilmiş tablo gibiydi, bakışları için onu suçlayamazdı. Yaşadıkları o an yeniden gözünün önüne gelmesiyle, Slyvia elini yelpaze gibi sallayarak ısınan yüzünü yatıştırmaya çalıştı.

Zeus'un amcasıyla konuşurken ki hali ile onunla konuştuğu zamanki hali farklıydı. Özellikle hakkında söylenenlere alışkın olduğunu söylediği zamanki yüz ifadesi Slyvia'nın aklına hiç çıkmayacak şekilde kazınmıştı.

Bir noktada amcasının dediğine katılmak zorundaydı, bütün bu hikayeler ve hala daha devam eden söylentiler, nedensizce ortaya çıkmış olamazdı. Öte yandan Zeus'un göstermiş olduğu tepkiyi de hiç ummamıştı.Sanki herkesin sandığından çok daha farklı bir durum söz konusuydu.

Düşüncelerinin onu boğmasıyla, Slyvia muhteşem manzaraya sahip balkonuna yürüyerek, gece esintisinin onu yatıştırmasını umdu. Kollarını balkonun pürüzlü yüzeyine yaslayarak, ayaklarının altına serilmiş Yunan panteonuna baktı.

Olimpos'taki AnahtarWhere stories live. Discover now