-15-

3.3K 307 284
                                    

Zeus^

Bu bölümdeki detayları yakalayıp, tam tahminde bulunan ilk okuyucuma 'o bölüm' geldiğinde bölüm ithaf edeceğim. Bakalım bakalım, hepinizin yorumlarını görmeyi bekliyorum. İyi okumalar!

Bu bölüm şiddet? ögeleri içermektedir. Ayrıca Zeus yine içinizi son kısımda sızlatacak, benden bir minik uyarı...

BÖLÜM 15

''Seth'in başından beri planı Horus'un Gözü'nü alıp, Tartarus'un kapılarını açmak ve panteonlar arası kaos yaratarak savaş başlatmak değil miydi? Yarattığı ayaklanma diğer panteonlardaki tanrılarında ona katılmasını ve işleri kolaylaştırmasını sağlayacaktı. Bu planında Slyvia'nın nasıl bir etkisi olabilir? Ne kadar düşünürsem düşüneyim bir türlü kulağa mantıklı gelecek bir anlam çıkartamıyorum.''

Isabella başına giren ağrıyı kovalamaya çalışır gibi şakaklarına masaj yaparak derin bir iç çekti. Zeus Slyvia'nın onlara aktardığı bilgileri şimdi genç tanrıçaya ve yine yanı başında uğursuz bir gölge gibi dikilen Ra'ya yeniden aktarırken, Zeus da bu sorunun cevabını bilmiyordu.

Seth Slyvia'yı Bella ile bağı olduğu için kaçırmamıştı, tanrının bu önemli bilgiden haberdar olduğunu bile zannetmiyordu. Seth genç kadını bambaşka bir amaç için kaçırmıştı ve nedeni bir şekilde onunla da bağlantılıydı, hatta belki planı umduğu gibi ilerleseydi Tartarus'un kapılarını da açabilmiş olacaktı. Böyle bir şey mümkün olabilir miydi?

Kronos'u ve beraberinde gelen diğer Titanları Tartarus'a hapsettiklerinden bu yana kapılar bir daha hiç açılmamıştı. Hades'in mutlak gözetimi altında kimse, ufacık bir böcek dahi Tartarus'a yaklaşmaya cüret edemeyeceği kadar sıkı korunuyordu.

Kapılar, Seth'in tahmin ettiğinin aksine kolayca açılıp kapılan bir şey değildi. Hades'in yer altı dünyasına varlığını hissettirmeden inmeyi başarsa bile kapıların kilidi üçünden başkasına gözükmezdi ve yine nasıl açılacağını sadece üçü biliyordu, kapılar üç farklı şekilde açılmak üzere tasarlanmıştı. Bu da üç farklı anahtar demekti.

Seth mucizevî bir şekilde Tartarus'un kapılarının önünde duracak kadar ilerlemiş olsa da, açabilmesi için içlerinden birinin sahip olduğu anahtara ihtiyacı vardı. Ve teknik olarak bunu öğrenebilmesi de imkânsızdı, kapıların nasıl açılacağını Hades, Poseidon ve kendisinden başka kimse bilmiyordu.

Bu da Slyvia'yı neden kaçırmış olduğunu iyice anlamsızlaştırıyordu. Kadının Tsukiyomi'nin soyundan geldiğini bilmesi mümkün değildi, Susanoo bu gerçeği bilen tek kişinin kendisi olduğunu söylemişti. Ayrıca Slyvia yarı tanrıça olmasına karşın Tsukiyomi'nin güçlerinden mahrumdu, bu da onu soyunun aksine sıradan bir fani yapıyordu.

Seth'in onu kaçırmasını mantıklı kılan en ufak bir neden yoktu. Zeus detayların üzerinden ne kadar geçerse geçsin, bir türlü atladığı yeri göremiyordu ve bu onu delirtmek üzereydi. Slyvia'nın güvenle evine dönebilmesi için bunu açığa çıkartması şarttı, Seth'in tekrardan kadının peşine düşmesi Ra'nın onu hapis tuttuğu yeri düşündüğünde düşük ama yine de olası bir ihtimaldi.

''Üçüzlerden yani Morailar'dan bahsetti. Gelecek her zaman değişebileceğinden Morailar'ın kehaneti de değişkendir, anlatılanlara bel bağlanmaması gerekir. Aksi takdirde, gerçekleşmesi için obsesifleşebilir ve bu sefer farklı bir şekilde kehanetin gerçekleşmesine neden olabilirsin.''

''Seth de bunu biliyordu.'' Ra yaslandığı duvardan çekilerek oturmakta olduğu çalışma masasının üzerinde duran, içi altın rengi ambrosiayla doldurulmuş kadehe uzandı. ''Delinin teki olabilir ama kurnazdır. Morailar'ın kehaneti çoğu zaman anlatıldığı gibi gerçekleşmese de, farklı yollarla gerçekleşebilir öyle değil mi? Anlatılan kehanet her zaman gerçekleşmenin bir yolunu bulur.''

Olimpos'taki AnahtarOnde as histórias ganham vida. Descobre agora