-27-

1.2K 151 79
                                    

Merhaba, bölüm geciktiği için kusura bakmayın, biraz yoğun bir iki hafta geçirdim . Telafi olarak iç ısıtan bir bölümle geldim, bölüm sonunda çizimim olan Hades karşılayacak sizleri 💕

İyi okumalar dilerim.

BÖLÜM 27 

Slyvia, Zeus'un anlattıklarını dinlerken kıpırdamaksızın durdu.

Duyduklarını sindirmeye ihtiyacı vardı. Açıkçası, dünyadaki bütün zaman ona ait olsa dahi bunları yine de sindirebileceğini zannetmiyordu.

Zeus geçmişinin bir kısmını onunla paylaşmıştı. Uzun yaşamına kıyasla, anlattıkları hayattının çok kısa bir dönemine denk geliyor olmalıydı ama en önemli kısmını, ona güvenerek açmış olduğundan hiç şüphesi yoktu.

Ona güvenmiş olması genç kadını tarifsiz bir mutluluk ve yakıcı bir koruma duygusuyla doldurdu. Fiziksel olarak Zeus'u sarıp sarmalayıp, sıkıca göğsüne bastırması ve onu herkesten ve her şeyden koruyabilmesi mümkün değildi. Anlattıklarını dinlemek kadının yüreğini sıkıştırmıştı, üstelik o sadece dinlerken, Zeus bunları yaşamak zorunda kalan taraf olmuştu.

Daha da korkunç olanı ve kanını donduran kısmıysa, Kronos'un lanetini anladığı kadarıyla bunu yaşamaya devam ediyor oluşuydu.

Slyvia bir an için kendini Zeus'un yerine koyduğunda nefes alamayacağını zanneti. Tüm o bedenler, tek taraflı istek ve arzuların altında, hiç kimse hiçbir şey olmamış gibi önüne bakamazdı. Kaldı ki bu durum, birkaç yıldır değil onun zaman kavramına sığdıramayacağı kadar uzun bir süredir devam etmekteydi.

Bu kabusa kimsenin dayanmaya gücünün yetebileceğini sanmıyordu, korkunç bir işkenceydi. Zeus'un tüm bu zaman boyunca ayakta kalabilmesi aklının alabildiği bir durum değildi.

Ayrıca sevdiği kadını kendi elleriyle hiç istemeden, kazara öldürmüş olması ve ölümünden dolayı kendini sorumlu tutarak, bu vicdan azabını taşımak zorunda kalışı da başlı başına ayrı bir travmaydı. Zeus'un enkaza dönüşmeden bugüne kadar nasıl gelebildiğini anlayamıyordu. Devam etme gücünü nasıl bulmuştu?

''O zamanlar genç ve aptaldım.'' Dedi Zeus, yüreğini sıkıştıran acıdan onu alarak. ''İşe yarar bir plan elde ettikten sonra Circe'nin isteğine kulak vermeliydim. Hata ettim, bunun bedelini benimle birlikte kardeşlerimde ödemek zorunda kaldı. Hera haklıydı, yaptığım aptallıktan başka bir şey değildi.''

''Zeus,''

Slyvia kelimelerini dikkatlice seçmeye özen gösterdi. Mevzunun ne denli hassas olduğu ortadaydı, bunu paylaşmanın Yunan tanrısı için ne kadar zor olduğunu ve tereddüdünü de görebiliyordu. Ona güvenmeyi seçtikten sonra bunu zedelemeyi asla istemezdi. Dudaklarını nemlendirerek, kafasında toparladığı cümleleriyle yeniden konuşmaya başladı.

''Hayatımda senin gibi biriyle hiç karşılaşmadım. Ne kadar güçlü, dirençli ve azimli biri olduğunun farkında değil misin? Yaşadıklarına ve zorunda kaldığın durumlara rağmen, bugüne dek gördüğüm en inanılmaz kişisin. Kendini asla hor görmemelisin.''

Slyvia Zeus'un yanaklarını sevgiyle okşayarak, dediklerinde ne kadar samimi olduğunu anlayabilmesi için, fırtınalarla çalkalanan mavi gözlerinin içine baktı. Zeus'un ifadesi, birkaç saat öncesine kıyasla maskelediği bir durgunlukla katılaşmıştı. Sanki anlattıklarından sonra vereceği tepkinin iyi olmayacağına dair kendini buna hazırlamış ve geriye çekmişti. Buna inanmış olması genç kadının canını acıttı ama neden bu şekilde düşündüğünü de anlayabiliyordu.

Birkaç haftadır panteondaydı, lakin en yakın arkadaşından tanımadığı pek çok ölümsüze kadar herkes Zeus'un hakkındaki gerçeği bilmeksizin pek çok atıfta bulunmuştu. Sadece onlarda değil, yüzyıllardır süre gelen ve şimdiki zamana ulaşmış mitlere kadar, insanoğlu da Zeus hakkında iflah olmaz uçkuru düşkünü biri olduğunu düşünüyordu.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 30, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Olimpos'taki AnahtarWhere stories live. Discover now