-22-

1.1K 171 191
                                    

Selam!

Bundan sonra bölümlerin sonuna minik sohbetler yapabilmek adına sorular bırakacağım, sizlerde yorumlarınızı benimle paylaşırsanız çok memnun olurum.^^

Keyifle okumanız dileğiyle, huzurlarınızda Seth...

BÖLÜM 22

Seth, nihayet teorisini gerçekleştirmek üzere Gwen'in rüyasına geçiş yaptı.

Göz'ün bir kısmı ondaydı, diğer kısmı ise genç kadında olduğundan ikisi arasında bir bağlantı olabileceğini düşünmüş fakat test edebilmesi için beklemesi gerekmişti. Gwen'e ancak rüya aleminde, kimsenin onun izine rastlayamayacağı yerde ulaşabilirdi.

Dört duvar arasında yapacak daha iyi bir şeyi yoktu, Eris kaçmayı başardığından beri hangi taşın altında saklandığını bilmiyordu. Loki ise ya hala Kuzey Kore'deydi ya da Eris'ten haberleri almış ve icraata geçmek üzere çalışmalara başlamıştı. Seth ikinci olasılıktan yana umudunu kullanmak istiyordu, nihayetinde Göz ondaydı, işbirliklerini devam ettirmelerini sağlayan büyük, değerli bir kozdu onlar için.

Öte yandan Gwen'in geçen günlere karşı dirayet göstererek uyanık kalması, uzun süren bekleyişiyle birlikte zaten zayıf olan sabrına iyi gelmemişti.

Kadının ne yaptığını merak ediyordu ve onu merak ediyor oluşu sinirlerini yıpratıyordu. Gwen, dışarıdaki her fani gibi zayıf ve sonunda ölümü tatmaya mahkumdu. Havadaki toz zerresi gibi tek bir üfleyişle uçacak kadar çelimsizdi, dikkate alınmaya bile değmezdi. Buna rağmen günlerinin çoğu kadını düşünerek geçiyordu.

Zeus'un onu çoktan yatağına aldığına emindi. Yunan tanrısı için kadının nefes alması ve penisini geçirebileceği bir deliğe sahip olması yeterliydi, onun sayesinde asırlar önce panteonun hatta dünyanın nüfusu dahi çok kolay bir şekilde ikiye hatta üçe katlanmıştı.

Zeus'un onu sağlığına geri kavuşturduğunu ya da kadının mucizevi bir şekilde Göz'ün güçleri sayesinde iyileştiğini varsayarsa, kadının onun altında inlerken erotik bir görüntü sergilediğinden emindi. Onun esareti altındayken Gwen kir ve pislik içindeydi, sağlık açısından da kadının epey bir hırpalandığını inkar edemeyecekti, buna rağmen genç kadının ona farklı gelen bir havası olmuştu.   

Fakat öyle görünüyor ki, Gwen Zeus'un yatağını kehanetteki gibi ısıtmış olmasına karşın, uykusuzluğa daha fazla direnememiş ve en nihayetinde beklediği kapıyı ona aralamıştı.  

Sanki boşluğa doğru adım atıyormuş gibi Seth gözünü kapatarak onu bekleyen açıklığa doğru süzüldü. Yüzüne önce hafif bir esinti çarptı, saçları ılık rüzgarla birlikte dalgalanırken kulağına ağaçların hışırdayan yapraklarının sesi çalındı.

Kaos Tanrısı, ikindi güneşine karşı gözünü kısarak etrafına bakındı. Gwen, önüne serili çayırın biraz ilerisinde, üzerinde beyaz bir elbiseyle oturmaktaydı. Pembe sarı çiçeklerle kaplı çayırı hızlıca geniş adımlarla hızlıca geçti, aradan geçen zamandan sonra kadını görecek olması garip hissettirmişti.

''Merhaba Leylak.''

Sözcükler dudaklarından döndüğü anda Gwen duyabileceği kadar sesli bir nefes alarak, olduğu yerde döndü ve ona saf dehşetin ifadesini taşıyan bir yüzle bakakaldı.

''Burada... Burada ne işin var?''

Gwen hatırladığından çok daha güzel duruyordu. Uzun kahverengi saçları temiz ve parlaktı, uzun dalgalar halinde omuzlarından dökülürken, sağlıkla ışıldayan teni hiçbir iz ya da kan lekesi taşımaksızın pürüzsüz ve beyazdı. Yine sağlıklı olduğunun bir başka göstergesi olan pembe yanakları yüzünü renklendirmişti, tek değişmeyen yeri hafif bir çekikliğe sahip ela gözleriydi. Ona hala aynı dehşet ifadesiyle bakıyordu.

Olimpos'taki AnahtarWhere stories live. Discover now