Final .1

1.6K 162 63
                                    

Tekrardan buradayım :) Neredeyse tüm geçmişi bu bölümde öğreneceksiniz, asıl son da bir sonra ki final bölümünde olacak. Umarım beğenirsiniz, keyifli okumalar. ♡


Çaresizlik. Bir sürü duygu arasında en yoğun hissettiğimdi. Ne yapacağımı kadar çok bilmiyordum ki, o kadar çok mantığımı, düşünme yetimi kaybetmiştim ki etrafımda olanları sadece izleyebiliyor ve ne yapılırsa yapılsın izin veriyordum. Çünkü zaten bana söz hakkı tanımıyordu. Pişmandım, deli gibi pişmandım. Hatta belki de hayatım boyunca pişman olduğum tek şeydi buraya kendi ayaklarımla gelmek. Ama son pişmanlık neye fayda verirdi ki?

Günler geçmişti. Onu görüşümün, adını haykırışımın, son kez kalbimin heyecan ile çarpmasının üzerinden günler geçmişti. Ve Taehyung onun canını yakmak için beni çok güzel kullanmıştı. Geçen beş günün her günü o acı çeksin diye elinden geleni ardına koymamıştı.

Gözlerimi kapattığımda kabus gibi geçen o beş gün gözümün önünde canlanıyordu. O anları beynimin içinden söküp atmayı öyle çok isterdim ki...

"Yanıma gel." demişti o büyük odasında ki üçlü koltukta otururken. Bakışları çıkarcıydı, ne yapacağını, aklından neler geçtiğinden bir haberdim. Korkuyordum, endişeleniyordum ama artık kendim için değil.

Dişlerimi sıkarak çaprazında oturduğum tekli koltuktan kalktım ve adımlarımı oturduğu koltuğa çevirdim. Elindeki telefona alayla bakıp, Hyunjin'e uzatmıştı. "Ayarlamaları yap."

Çirkin bakışları bana döndüğünde sadece ne istediğini söylemesini bekliyordum. Olanları izleyerek anlamak zordu.

"Söylediklerimi harfiyen uygulayacaksın. İtiraz etme, karşı çıkma gibi bir şansın yok. Bu yüzden sakın deneme bile."

Yorgun gözlerle söylediklerini dinlerken Hyunjin tam arkama kamera tutacağını kurmuştu. Kaşlarımı çatmış neler olduğunu anlamaya çalışırken, kamerayı yerine yerleştirmiş bakışları Taehyung'a dönmüştü. "Kamera hazır."

Taehyung yüzünden hiç eksilmeyen alaylı gülüşü kaybolmadan bileğimden tuttu. Aklından ne geçiyordu? Bu kamerayı neden hazırlatmıştı? Hoşlanmayacağım bir şey olduğu kesindi, ama ne?

Bileğimi kavrayan eline bakıp sonra bakışlarımı yüzüne çevirdim. Gözlerini kısıp beni bir süre inceledikten sonra tutmuş olduğu bileğimi bırakmadan bedenimi kucağına çekmişti. Evet şu an dizlerinin üzerinde oturuyordum. Gözlerim olayın şokuyla büyürken, o bileğimde duran elini belime kaydırıp beni kucağına sabitlemişti. Tam  hizamızda kurduğu kameralar ve bu yaptıkları aklımda birkaç senaryo canlandırmıştı ama umarım yanlış düşünmüşümdür. Umarım bu düşündüklerimi yapmazdı.

"Birazdan," konuşmaya başladığında gözlerimi araladım. "Kamera kayıt almaya başlayacak ve sen şimdi söylediklerimin hepsini yapacaksın. Eğer karşı çıkacak olursan emin ol Jungkook'un canını acıtmak için bu yaptıklarımın kat ve kat fazlasını yaparım."

Sadece zorlukla yutkunabilmiştim. Ağzımda konuşabilmem için bir kelime bile bırakmamıştı. Sırf Jungkook'un canını yakmak içindi bütün bunlar ve ben de buna izin vermekten başka hiçbir şey yapamıyordum. Çaresizlik kanıma işlemişti. Tek kelime edemedim. Kamera açıldı, beni daha çok kucağına çekti ve öpmeye başladı. Haftalar önce kurtulacağım sanarak kaçtığım bu lanet eve gelmeden, bir gece önce Jungkook'un öptüğü dudaklarımdan.

Sadece bununla sınırlı kalmamıştı tabii ki de. Her gün çektiği videolarda temasını daha fazla arttırmıştı. Ve videoların hepsini gözümün önünde ona gönderiyordu, benim bile canım delicesine yanıyorken o neler yaşıyordur diye düşünmek bile istemiyordum.

Mi Piace il SangueHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin