0.7

2.9K 333 142
                                    

Merdivenleri bitirdiğim gibi uzun bir hol karşılamıştı beni. Etrafıma bakarak holde ilerlerken kapısı kapalı üç oda görmüştüm. Sadece tam karşımda duran koridorun sonundaki odaydı. Evin her tarafı siyahtı ama bir tek şu an karşımda duran odanın kapısı mat siyahtı. O odayı değerlerinden ayıran neydi acaba?

Büyük ihtimalle o oda aşağıdaki şizofrenin özel odasıydı, farklı olması için mi kapısı mat siyahtı? Aman ne farklılık ama!

Orayı önemsemeyerek sağ ve sol yanımda ki kapılara baktım. Küçüklüğümden beri düşüncem sol tarafın uğursuzluk getirdiğiydi. Biliyorum saçmaydı ama bu bende bir huy haline gelmişti. Sağ tarafımda kalan kapıya yöneldiğimde daha kapıyı açmadan arkamdan gelen sesini duydum.

"Senin için seçtiğim odayı bile hissetmişsin."

Ona cevap verme gereği duymadan açtığım kapıdan içeriye girdim. Gözlerimi birkaç kez kırpıştırmak zorunda kalmıştım. Bu evin içinde siyahtan başka renk görmem zannediyordum ama bu odada sandığımın aksine krem ve mor renkler hakimdi.

En sevdiğim iki renk?

Benim için mi yaptırmıştı diye düşünmekten kendimi alıkoyamamıştım. Beş senedir beni takip ettiğini söylemişti hakkımda böyle küçük detaylar bilmesi şaşıracağım bir durum olamazdı tabiki.

Odanın içinde ilerleyip etrafa göz gezdirdim. Boydan camı kaplayan mor perdeleri vardı. Perdenin üzerinde ki işlemeler hoş dururken aynı işletmelerin yatağın üzerinde ki pikede de olduğunu fark ettim.

Odanın ortasında kalan çift kişilik yatağın sağ tarafında bir komidin ve komidinin hemen yanında büyük bir dolap vardı. Tam tersi odanın köşe tarafında ki kapının da banyo olduğunu anlamıştım.

Siyahtan başka renk görebildiğim için gerçekten yüzüm gülmüştü. Siyah rengini de severdim ama bu kadar fazla olunca insana boğucu geliyordu.

"Buraya yerleşebilirsin, senin odan olacak." diyerek elinde tuttuğu çantamı yatağın üzerine bırakmıştı.

Diğer elinde gördüğüm cihazla kaşlarım kalkarken hafifçe gülümsedi. "Telefonun bir süre bende kalacak."

Gözlerimi devirdim ve nefesimi verdim. "Saçmalıyorsun şu anda? Ne bu? Ev hapsi falan mı? Seninle aynı evde yaşamaya bile razı gelmişken telefonumu almak da nereden çıktı?"

Gülümsedi yine. Her şeye böyle gülmesi sinirimi bozmuştu. Komik bir şey mi söylemiştim? Ben niye gülmüyorum?

"Eğer kendi rızan ile gelseydin elbette böyle şeyler olmayacaktı," Aramızda ki mesafeyi azaltarak bir kaç adım attı. "Ama sen daha ilk fırsatta kaçmayı seçtin."

Aramızda sadece bir adım kalmıştı. Geri doğru gitmemek için kendimle savaşıyordum. Ondan korkuyordum evet, ama ona karşı zayıf görünmek istemiyordum. Ondan korkup, kaçtığımı düşünmesini asla istemiyordum.

Eli yine saçımı bulurken dişlerimi sıktım. Bana dokunması tüylerimi diken diken ediyordu. Karşısında ne kadar ayakta durmaya çalışsam da gözlerim iflas bayrağını çoktan çekmişti.

"Yanımda gerçekten kendi isteğinle kaldığını hissedene kadar bende kalacak."

Yutkundum ve başımı geriye çekerek parmaklarının arasında ki saçımı kurtardım. "Seni istemediğimi ne zaman kabul edeceksin?"

Kalbimin sesini duymasın istiyordum. Ona karşı gösterdiğim bu tavırla hissettiklerim birbirine zıttı. İçimde köşesine sığınmış hıçkırarak ağlayan bir kız çocuğu vardı. Ama onun bunu bilmesine hiç gerek yoktu.

"Bana aşık olacaksın Roseanne."

Dediğine karşı gülmek istemesem bile yalan dolu bir kahkaha attım. "Bazen komik olabiliyormuşsun."

Yüzünde sadece tebessüm belirmişti. "Odaya yerleş, banyoyu da kullanabilirsin. Ben aşağıda olacağım."

Arkasını dönüp kapıya doğru ilerlerken yatağın üzerine bıraktığı çantama döndüm ve hızla bıçağı koyduğum yere dokundum. Bıçak hala oradaydı. Çantamın içinden telefonumu almışsa mutlaka bıçak olduğunu da görmüştü. Peki neden onu çantamda bırakmıştı?

Kapıdan çıkmadan arkasından, "Hey." diye seslendiğimde adımları durmuştu ama bana dönmedi.

"Burada kalacaksam en azından adını bilmeliyim değil mi?"

Tuttuğu kapı kolunu açtı ve bir adım attı. "Bana herkes gibi JK diye seslenebilirsin," Bedenini odadan dışarı atarken gözden kaybolmadan önce son olarak, "En azından şimdilik." demişti.

İçimde korkudan titreyen kız çocuğu, kafamda soru işaretleri ile dolu ben onun karşısında ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

İçimde korkudan titreyen kız çocuğu, kafamda soru işaretleri ile dolu ben onun karşısında ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu

Oups ! Cette image n'est pas conforme à nos directives de contenu. Afin de continuer la publication, veuillez la retirer ou télécharger une autre image.

oy sınırı; +50
yorum sınırı; +55

bölüm için bir emoji bırakabilirsiniz 💁🏻‍♀️

bu arada belirtmek istediğim bir şey var. biliyorsunuz ki normalde texting olarak başladığım bir kurguydu ama konu farklı ilerlediği için bu saatten sonra normal bölüm ile ilerleyeceği belli. fakat yine de çok fazla uzatmayacağımı belirtmek isterim büyük ihtimalle en fazla 30 bölüm sürecek bir kurgu olacak, destekleriniz için teşekkür ederim ❤️

Mi Piace il SangueOù les histoires vivent. Découvrez maintenant