7| yaz yangını

5.7K 351 95
                                    

Henüz hava aydınlanmadan bir ses tarafından uyandırılıyorum. İlk başta bulunduğum yeri idrak edemesem de Muaz'la sohbet ettikten sonra uyuyakaldığımı hatırlıyorum.

"Namaz için uyandırmıştım," diyor Muaz. "Belki kılarsın diye."

Başımı salladım. Kendime gelmeye çalışırken Muaz uyandığımdan emin olarak odadan çıktı. Kulaklarıma sabah ezanı dolduğunda yatağın içinde doğrulup dizlerimi karnıma çektim. Başımı dizlerime yaslayıp ezanı dinledim. Saçlarım yanlarıma dökülürken uykunun kollarından sıyrılmaya çalışıyordum. İki gecedir üst üste rahatça bir uyku uyuyamamıştım. Ya kızlar bizdeydi ya da ben korkularımdan gecemi de gün etmiştim.

Yüzüme değen ufak damlalarla gözlerimi araladım. Muaz yanı başımda dikiliyordu. Yatağa oturdu. Yüzü, saçlarının bir kısmı ve kolları dirseklerine kadar ıslaktı.

Simasını seyrederken bundan sonra bu adamın benim eşim olduğunu kendime hatırlattım.

Hacer teyze birbirimize karşı sorumluluklarımızın olduğundan bahsetmişti.

Yorganı üzerimden atıp ayaklarımı yataktan indirdim. Geceliğin eteklerini açılan bileklerime örttüm. Ezan bittiğinde ki beş dakikacık sürmüştü, Muaz'ın hâlâ beni beklediğini fark ettim.

Başımı omzuna koyma isteğime gem vurdum ve boğazımı temizleyip gözlerimi yarı uykulu biçimde araladım. Uyanmakla ilgili pek de sorunu yok gibiydi amma velakin şu günler beni zihnen yormuştu.

"Ben de abdest alıp geleyim," dedim mırıltıyla. Ayağa kalkacaktım ki bileğimden tuttu. "Gözlerini bile açamıyorsun, dur biraz."

Yanına oturdum. Bu sefer kendime engel olmayıp başımı omzuna koydum. Eli bileğimde durdu.

"Çok mu yoruldun?" dedi. İnce bileğimde dolandı parmakları. Yıllardır birbirimizi tanıyormuşçasına yakındık, benim birkaç korkum dışında Muaz'ın omzuma yaslanmak, onun ise normal bir şekilde bileğimin içini okşaması alabildiğine doğal bir şeymiş gibiydi. Olması gereken oymuş gibi. Oysa ben bir kozada yetişmiş gibiydim.

Kabul, çok heyecanlanıyordum ama Muaz'ın yakınlığı sanki yıllardır aradığım şeydi. Belki arkadaşlık, dostluk. Belki de bulduğum an o yüzden böylesine çabuk kabullenmiştim onu. Ya da fazlasıyla toydum ve bir adam beni bu yüzden böylesi etkiliyordu.

MenevişWhere stories live. Discover now