Bölüm 11

3 1 0
                                    

-Sevgili yarışmacılar...

Ayağa kalkıp çantamı taktım. Diğerleri de hazırlanmış bekliyordu.

-Yarışma korna sesiyle başlayacak ve akşam 7 de yarışma bitecektir. İyi oyunlar...

Siren sesiyle hepimiz oyun alanına doğru farklı bir yöne ilerledik. Bunun gibi küçük detayların yazdığı kuralları yarışmadan önce okumuştuk, bize eğitimin ilk günü vermişlerdi. Bireysel ve grup yarışmaları hakkında üç sayfalık bir kurallar kitabından oluşuyordu. Sanırım bunun amacı birlikte hareket etmemizi engellemekti. Koşsam mı yoksa yürüsem mi karar veremedim. Hızlı ama koşmadan ormana doğru ilerledim. Diğerlerini görebiliyordum. Orman yemyeşildi. Ağaçlar sık olmasa da az da sayılmazdı. Piknik alanına benziyordu. Açıkçası ekrandakinden daha güzel gözüküyordu. Diğerlerini göremeyince koşmaya başladım. Yarışma başlayalı 15 dakika geçmişti ama ben hala daha oyun alanı bulamamıştım. Ah doğru haritam vardı. Saati biraz karıştırdıktan sonra haritayı açtım. Haritada üç yeşil oyun alanı, mavi başlangıç noktam ve kırmızı benim konumum vardı. Oyunlar arasında çok fazla mesafe yoktu. Haritaya göre yarışma alanı çok geniş değildi. Ancak kafamı saatten kaldırdığımda çok büyük bir alanmış gibi gözüküyordu. Bize verilen eğitime göre alana hangi yönden gitmem gerektiğini hesapladım. Oyuna başladığımdaki gibi hızlı ama koşmadan yürüdüm.  Hmm bu yürüyüşe bir şey bulmalıyım. Ama ne? Saat 7.30 olduğunda hala daha yürüyordum. Artık ağaçlar daha azdı ve yerlerdeki yeşillik azalmıştı. Sanırım artık oyun alanları gelmişti. İleride oyun kuralları yazan bir tahta vardı. Yaşasın sonunda bir oyuna denk geldim. Oyun ağaca tırmanmak ile ilgili gözüküyor. Oyunun kurallarını okudum.

Sayın oyuncu, oyun üç aşamadan oluşmaktadır. İlk adım ağaca tırmanmalısınız. Tırmandığınızda diğer ağaca geçmenizi sağlayan ipi göreceksiniz. Gerekli ekipmanları takıp kendinizi iterek diğer ağaca geçmelisiniz. İkinci ağaca geçtiğinizde sandıktaki parayı kazandınız demektir. Ancak ikinci ağaçtan iniş yoktur.

Tırmanmam gereken ağaca baktım. Tırmanmam gereken yer neredeyse 3 metre filan vardı ancak ikinci ağaçtaki sandık yerden 2,5 metre filan uzaklıktaydı. Ağaçta tırmanarak inebileceğim dallar yoktu. Yerde küçük bir minder vardı. Sanırım atlamam gerekiyor. Çantamı ağacın kenarına koydum. Ağaçta boşluklu bir şekilde tahtadan basamaklar vardı. İlk basamağa bastım ayak parmaklarım anca sığıyordu. Ben ağaçta tırmandıkça basmaklar arsındaki mesafe arttı. Tahtadan yapılan düz alana çıktım. Karşı ağaca geçmemi sağlayacak ipin ekipmanı vardı. İpin başında ipe bağlı emniyet kemeri vardı. İpe bağlı kemeri tutup ilk önce ayaklarımı sonrada kollarımı geçirdim. Karnımdaki kemeri kapattım. Saçlarımı tek örgü yapmıştım. Elimle ipi tutup bacaklarımı ipe geçirdim. Bize bunu da öğretmişlerdi. Aslında oyunda kullanmamız gerekecek her şeyi öğretmişlerdi. Gerçekten de çok yoğun bir üç gün geçirmiştik. İlk önce Ellerimi ileriye koyup bacaklarım çektim. İleriden tutup bacaklarımı çektim.  Bu şekilde yavaş yavaş diğer ağaca geçtim. İleride tahtadan düz alan üstünde sandık vardı. Sandığı görünce daha da hızlandım. İpin sonuna geldiğimde hızlıca ekipmanı çıkardım. Oturup sandığı kucağıma aldım.

- Yes be... İlk param gelsin diyerek sandığı açtım ama sandık boştu. Hı... Bu sandık neden boş. Ne ara gelip aldılar. Dudaklarımı sarkıtıp sandığı koydum. Ayağımı sarkıtıp etrafımı inceledim. Orman çok güzel gözüküyordu. Beş dakikaya yakın oturduktan sonra midemin guruldamasıyla kendime geldim. Derin bir nefes alıp yere atladım. Sanki her zaman yapıyormuşum gibi hissettim. Çantamı takıp ikinci oyunun alanına doğru yöneldim.

PARA AVIWhere stories live. Discover now