Bölüm 19

6 1 0
                                    

Batu: İkinci oyunun tabelasını gördüm.

Batu'nun işaret ettiği yere baktık. Oyun sol tarafımızda kalıyordu, ok ise tam tersi yolu gösteriyordu. Çalılıklar gitmemize izin veriyordu sanırım bilerek yolu uzatmışlar.

-Bilerek yolu uzatmışlar.

Buse: Belki o yol tehlikelidir. Baksana çok fazla çalılık var.

Çisil: Bence de hem yarışma sonuçta yolu uzatabilirler.

Yirmi dakika sonra sonunda oyun alanına geldik. Biz geldiğimizde diğer grup yoktu. Ancak yürümekten çok yorulmuştuk ve acıktığımız için bir konservemizi de yemeye karar verdik.. İlk başta yarım mı yesek diye düşünsek de yemek yemek için ekstra oyun olduğundan hepsini yedik.  Biraz dinlenebilmek için masalı çardağa oturduk. Yanında ise aşağıya doğru inen merdiven vardı. Bildiğiniz oyun toprağın altındaydı. Ateş ağaca yaslandı bir yandan da yüksek sesle oyun kurallarını okudu.

-Sevgili oyuncular ikinci etaba hoş geldiniz. Bu etabın ödülü 10.000 TL'dir. Korku evi uzun koridor ve iki odadan oluşmaktadır. Yarım saat içinde kazandınız bayrağını bulup çıkışa ulaşmak zorundasınız yoksa etapta başarısız olursunuz. Dikkat oyun içinde tuzaklar bulunmaktadır. Başarısız olursanız oynamak için 2 saat beklemek zorundasınız.

Ateş: Kaç tane fenerimiz var?

Rüzgar: 2

Çisil'e sarılıp ona yaslandım.

Buse: Umarım çok karanlık değildir, ben karanlıktan korkuyorum.

-Ben de korku evinden korkuyorum. Bana ne ben oynamayacağım.

Rüzgar'ın güldüğünü duyunca ona baktım. O da bana bakıp gülümsedi. Bir şeyler mırıldandı ama anlamadım. Tekrar Çisil'e sarıldım.

Çisil: Kanka sana tatlı dedi.

-Nereden biliyorsun. Hem bana neden tatlı desin ki.

-Güven bana dudaklarını okudum.

-Ne zamandır dudak okuyabiliyorsun sen?

-Bora sürekli bana tatlım der. O yüzden anlamam zor olmadı. Ayrıca tatlısın.

-Beni umutlandırma hayal kırıklığı yaşamak istemiyorum diyerek tekrar sarıldım. Çisil başka bir şey söylemedi ancak ben istemsiz sırıtıyordum. Eski sevgilimde bana tatlısın derdi. Onunla olsak bile o şuan üniversite de okuyor ve ben uzak ilişki yürütmek istemiyorum. Ah kendi kendime umutlandım pufff be ya. On dakika dinlendikten sonra erkekler ayaklanınca bizde ayaklandık.

Batu: Diğer grup çoktan bitirmiş olmasın?

Rüzgar: Olabilir. Neyse hadi başlayalım.

Rüzgar çantasından iki feneri çıkartıp bir tanesini Ateş'e uzattı.

Ateş: Üçerli grup oluşturacağız. Batu ve Çisil benimlesiniz. Bulan diğer gruba haber verir.

Önde onlar arkada biz merdivenlerden indik. Maalesef ki girdiğimiz yer çok karanlıktı ve birazda soğuktu.

Buse: Ya of ya... Daha başlamadık bile. Rüzgar sana tutunabilir miyim?

-Tutun. Ecem istersen sende tutunabilirsin.

Rüzgar'ın ceketinden tutup gülümsedim. Fener karanlıkta güzel aydınlatıyordu ama soğukluk daha da korkmama sebep oluyordu. Rüzgar buradan bile çok yakışıklı gözüküyordu.

Ateş: Rüzgar çok geride kalmayın. Bize yakın olun.

Rüzgar: Tamam.

Dar koridorda ilerlerken sağ sol yaparak zikzaklar çiziyorduk. Duvarlarda değişik şekiller, resimler ve kostümler vardı. Karanlık dışında korkunç diyebileceğim bir şey yoktu. Ancak Buse korktuğu için çok yavaş yürüyordu. Onunla dalga geçmek için omzuna dokundum. Ben dokununca bağırdı ve dönerek etrafına bakındı. Rüzgar'a yaklaşarak koluna tutundu.

-Bir şey omzuma dokundu.

-Şaka yaptım diye mırıldandım.

-Yaaa...

Çığlık atar derecesinde bağırınca Rüzgar da bende kulağımızı kapattık.

Rüzgar: Sakin ol ve bağırma, sakın.

-Sadece şaka yapmak istemiştim.

Buse: Bir daha yapma.

Rüzgar: Hadi hızlanın. Özellikle Buse sen.

Verdiği tepkiden dolayı sinirden dolayı gözlerim dolmuştu. Şakayı bu kadar abartacağını düşünmemiştim. Lanet... Sinirlenirken ağlama özelliğimden nefret ediyorum. En azından karanlık kimse görmüyor. İstemsiz somurtarak ilerlerken Rüzgar elimden tutup hafifçe sıktı. Bu hareketiyle hemen gülümsedim. Ne kadar ilgili, eminim çok iyi bir sevgili olur. Çisil hepsi senin yüzünden. Sen soktun onu aklıma ama Rüzgar'da sevilmeyecek gibi değil. Koridor bitince karşılıklı iki oda vardı. Odaların tam ortasında lamba vardı ve kapıyı aydınlatıyordu. Ancak koridor karanlık bir şekilde devam ediyordu.

Ateş: Biz bu odaya giriyoruz diyerek arkasındaki kapıyı gösterdi.

Çisil: Buse bir daha kankama o şekilde bağırırsan senin saçını başını yoralım. Alt tarafı şaka yaptı abartma diyerek konuşmasına izin vermeden odaya girdi. O kadar ciddi gözüküyordu ki ben bile korkmuştum. İşte benim kankam be... Aferin kız sana.

Rüzgar: İkinizde bu meseleyi uzatmayın. Hadi bayrağı bulalım diyerek odaya girdi.

-Rüzgar...

-Efendim.

-Elimi bırakmayacak mısın?

Rüzgar elime bakıp hemen elini çekti. Onun utanmış halini görünce kalbim çok hızlı atmaya başladı. Sakinleşmek için bakışlarımı odaya çevirdim. Diğerleri de odayı inceliyordu. Oda terk edilmiş bir ofis gibiydi. Yerde kağıtlar vardı. Her yer her yerdeydi ve eşyalar oldukça eskiydi. Onların bakmadığı tarafa giderek dolabı açtım. Dolap gıcırdayarak açıldı. Buse gözlerinde korkuyla bana baktı. Dolap diyerek dolabı işaret ettim. Dolapta dosyalar vardı. Tek tek açarak kontrol ettim. Çekmeceleri kontrol ederken birden ses duydum.

Rüzgar: Ah hayır...

Üçümüzün saatine aynı anda uyarı geldi. Mesajı açıp okudum. "Tuzağa yakalandınız. On beş dakika boyunca odadan dışarıya çıkamazsınız."

Buse: On beş mi? Biz başlayalı on dakika olmuş olsa geriye beş dakika kalıyor.

Rüzgar: Yapacak bir şey yok aramaya devam edelim.

Biraz daha aradığımızda kapı açılmaya çalışıldı. Ateş Rüzgar diye mırıldandı.

Batu: Rüzgar kapı neden açılmıyor? Tuzağa mı yakalandınız?

-Maalesef evet...

Rüzgar: 5 dakika kaldı. Bayrağı mı buldunuz?

Batu: "Evet." Onlar kapının önünde biz odada beş dakikanın dolmasını bekliyorduk. Süre dolunca dışarıya çıktık. Ateş kırmızı renkte kazandınız yazan bayrağı tutuyordu. Birinci oyunda kullanılan bayrağın aynısıydı.

Batu: Hemen çıkalım, süre bitecek.

Hızlıca çıkış kapısına doğru ilerlerdik. Çıkışa ulaşıp merdivenden yukarıya çıktık. Çıktığımız alandan uzaktaki oyun tabelasını görebiliyordum. O an Ateş'in saatine mesaj geldi.

-Sevgili mavi takım maalesef oyun için belirlenen süreyi aştınız. Bu durumda oyunu kaybetmiş oluyorsunuz. Oyunu tekrar oynamalısınız. Bunun için iki saat beklemek zorundasınız.

Rüzgar: Cezalı eşyaya dokunan bendim, kusura bakmayın.

PARA AVIWhere stories live. Discover now