Bölüm 14

3 1 0
                                    

Filiz'in yanından ayrılıp şans eseri bir yöne yöneldim. Ben gidince Filiz'de ayaklandı. Ondan çok uzaklaşmamıştım ki bir ses duydum.

-Sevgili oyuncular... Yarışmanın yarısını bitirmiş bulunmaktasınız. Bazı yarışmacıların malzemelerinin eksik olduğunu biliyorsunuz. Size bu eksik malzemeyi tamamlamanız için bir şans veriyoruz. Size mesaj olarak malzemelerin yerini belirten bir harita gönderilecek. Bu eşyaların hiç birini paylaşamazsınız. Bu haritada 3 konserve, 1 kıyafet, 2 su matarası, 2 fener ve çakı bulunmaktadır. Tüm eşyalar 1:30 da yerlerinden alınacaktır. O zamana kadar istediğiniz kadar eşya alabilirsiniz. İyi şanslar...

Saatime mesaj geldi. Saat şuan 1. Bana en yakın konservenin yerini bulup depar atmam gerekiyor. Üç kere hızlıca nefes alıp verdim sonra da haritayı açtım. Bana en yakın konservenin yerini belirleyip oraya doğru koştum. Yorulduğum zaman spor yapar gibi koşsam da durmadım. Eğer o konserveyi alamazsam bunun bedelini açlık olarak çok kötü bir şekilde ödeyeceğim. Umarım kimse almaz. İşte orada, bir ağacın dibinde kutu vardı. Onu görünce daha hızlı koşmaya başladım. Birden fark etmediğim bir yerden Rüzgar çıktı ve kutuya çok yakındı. Onu görünce yerimde durdum. Rüzgar bir bana bir de kutuya baktı. Sonra iki adım gerileyip vücuduyla buyur hareketi yaptı. İlk başta çekinerek adım atsam da gittikçe adımlarımı hızlandırdım. Yerden kutuyu aldım.

-Teşekkür ederim.

- "Önemli değil." Rüzgar yarım gülümseme yapıp geriye doğru birkaç adım attı. Daha sonra arkasını dönüp gitti. Doğruyu söylemek gerekirse oldukça cool gözüküyordu. Bir süre ona baktıktan sonra kutuyu yere koyup açtım. Kutunun içinde orta boy bir tane konserve vardı. Zaten kutuda çok büyük sayılmazdı. Biraz daha vaktim vardı. Konserveyi hızlıca çantama attım. Haritayı açıp yakındaki eşyalara baktım. Bir tane kıyafet vardı ancak tahmini 10 dakika koşmam gerekebilir. Vaktim var ancak koşma hevesim yok. Yere oturup yarım konservemi çıkartıp yedim. Biraz suyumdan içtim. Biraz oturduktan sonra yeni bir oyun bulmak için harekete geçtim. Yarışma alanı çok büyük değildi oyunlarda çok değildi. Ancak oyunlardaki ödüllerin 2 saatte bir yenilendiğini düşünürsek 1300 tl oldukça az bence. 15 dakikaya yakın yürüdükten sonra biraz uzakta bir oyun alanı keşfettim. Hızlı adımlarla oyuna ilerledim. Mete ve Orkun çamur havuzunun içinde bir şeyler arıyorlardı. Benim geldiğimi görünce ikisi de bana baktılar.

M: Ooo hoş geldin... Bize katılsana.

Mete bunları gülümseyerek söylese de elleriyle aramaya devam ediyordu. Orkun hiç konuşmadan aramaya devam etti. Zaten pek fazla muhabbette etmemiştik.

-Benim yedek kıyafetim yok, ben almayım.

Mete hafifçe gülümseyerek aramaya devam etti. Bende oyun kurallarını okudum.

Sayın oyuncu çamur havuzunda içerisinde bayraklar bulunan toplam 200 tane top bulunmaktadır. İçerisindeki en düşük para 150 TL'dir. 15 dakikada çıkartabildiğin bütün toplar yani bayraklar senin olacaktır. Topları kendine ait sepete bırakmalısın. Sepetin dışındakiler sayılmayacaktır. Eğer yanlışlıkla başkasının sepetine topunu koyarsan o sepet kiminse ona ait olur. İyi şanslar.

Çamur havuzu oldukça genişti ama derin değildi. Havuzun aşağı bakan kenarında üst üste dizilmiş renkli sepetler vardı. Sepetlerin biraz yanında şu kumsallarda olan duşlardan vardı. Oldukça iyi dizayn edilmişti. Havuzun diğer tarafında ince uzun masa vardı. Üzerinde mavi ve kırmızı renkte iki sepet vardı. Bir tanesinde 8 tane diğerinde 4 tane vardı. Bu oyunun oldukça kazançlı olduğu aşikar. Olduğum yerde dikelip onları izledim. İkisi de oyuna odaklanmışlardı. Saat şuan 2 yani üstümü batırmaya hiç niyetim yok. Kolay gelsin demek istedim ama onların dikkatini dağıtmamak için oradan sessizce uzaklaştım.

PARA AVIWhere stories live. Discover now