Bölüm 21

5 1 0
                                    

Üçüncü oyuna yaklaştığımızda hepimizin pestili çıkmıştı. Ateş bile yavaş yavaş hareket ediyordu. Hepimiz acıkmıştık ve yiyebileceğimiz sadece bir konserve vardı. Saat 6 yı geçmişti. Yolun uzatıldığını bu sefer bariz bir şekilde görmüştük. Oyunun yanına geldiğimizde hemen yere oturdum. Buse oturacağı yeri ayağıyla temizleyip yanıma oturdu.  

Buse: Ben çok acıktım ve çok yoruldum.

Çisil: Bende... Neden 4 konservemiz var ki...

Batu: Yarın oyundan sonra hemen yemek yeme oyun alanı adı artık her neyse oraya gitmeliyiz. Tüm enerjimin bittiğini hissediyorum.

Ateş: Zaman kaybedeceğiz en önemlisi de geri dönerken tüm yediklerimiz gidecek.

Rüzgar: Evet, doğru ancak 4 konserve ile idare edemeyiz.

Batu: Bunu oyunu öğrendikten sonra konuşalım belki konserve yemeden oynayabileceğimiz bir oyundur.

Ateş kafasını sallayıp oyun tabelasının önüne gitti. Kuralları önce içinden okudu. Bize bakıp kafasını hayır diye salladı. 

- Bu parkur oyunu ve çok enerji gerekiyor. Konservemizi oyundan önce yemeliyiz çünkü enerjiye ihtiyacımız olacak.

Buse: Ya hayır...

Oflayarak kafamı dizlerime koydum. Karnım gurulduyordu ve bu yüzden kendimi halsiz hissediyordum. Oyun, tabelanın biraz ilerisindeydi. En kötüsü ise oyunun ucunu göremiyordum. Aaa diye bağırma sesi duyunca kafamı kaldırdım. Çisil etrafında dönerek kolundaki böceği kovmaya çalışıyordu. Biz ona gülerken o kaşlarını çatmış etrafına bakıyordu. 

Çisil: Çadırları kuralım artık. Her yerde böcek var.

Ateş: Doğru, yakında hava kararacak.  Bu konuyu dün çok düşündüm. Şimdi iki kişi çadırı kursun, iki kişi yakmak için odun toplasın ve iki kişi de ateşin etrafında oturabileceğimiz bir şey bulsun.

Ateş'in dediği gibi işi bölüştürüp kısa sürede işleri tamamladık. Saat 8 gibi hava kararmaya başlamıştı. Açlığım dinmemişti ama kendimi bir tık daha iyi hissediyordum. Herkes suyunun yarısını bitirmişti. Benimkisi ise bitmeye yakındı. 

Ateş: İlk başta yatacağımız yeri belirleyelim. İki gecemiz var yani bir gece kızlar bir gece de erkekler çadırda yatacak. Dışarıda yatan üç kişi ise uyku tulumu kullanacak. Kızlar bu gece mi yarın gece mi?

Birbirimize baktık. Fark etmez diyerek omzumu silktim. Bu kural oldukça adaletli. Ateş çok iyi bir lider. Biz sormadan direk tüm sorunların cevabını veriyor. Otoriter, zeki ve tam bir lider... Bayıldım.

Ateş: Pekala ilk siz çadırda kalın.

Birkaç saat havadan sudan konuştuk. Artık uykum gelmeye başlamıştı. Uyumak istiyordum ama açlık uyumama izin vermeyecek gibi gözüküyordu. Ateş uyku tulumunun içine girmiş uyumaya çalışıyordu. Batu ve Buse ise xox oyunu oynuyordu. Rüzgar, Çisil ve ben  ise ateşin başında oturuyorduk. 

Çisil: Bora'yı çok özledim. Aşk ne kadar da tuhaf. Bir yarışmadayız ama ben Bora'yı düşünüyorum. Söylesene Rüzgar senin sevgili var mı?

Rüzgar gözlerini kısarak Çisil'e baktı. Acaba Rüzgar şuan ne düşünüyor.

-Sevgilim yok. 

Çisil'in daha fazla konuşmasına izin vermemek için hemen konuyu değiştirdim. Uzun zamandır aklımda olan ve sürekli araştırdığım konuyla  ilgili soru sordum.

-Web tasarımı okumaya nasıl karar verdin?

-Ben...

Çisil: Aaa... Siz konuşun ben oyun oynamaya gidiyorum diyerek ayağa kalktı. Batu ve Buse'nin yanına gitti. Küçük odun, taş gibi oturabileceğimiz şeyler bulmuştuk. Onlar bizim karşımızdaydı ve biraz uzağımızdaydı. Rüzgar'ın sesiyle ona döndüm.

-Küçüklüğümden beridir bilgisayarda vakit geçirmeyi severdim.  Biraz araştırma yaptım ve bu mesleği seçtim. Sen ne istiyorsun?

Gözlerimi kapatıp iç çektim. 

-Bilmiyorum. Dört ay sonra sınava gireceğim ama ne istediğime dahil en ufak fikrim yok.

-Neden?

-Ihm... Ben 11.sınıfın sonuna kadar doktor olmak istiyordum. Bir gün hastanedeyken birden bire yaralı insanlar gelmeye başladı. Trafik kazası olmuş. O an bu mesleği yapamayacağımı anladım. O günden beridir ne yapmak istediğimi bilmiyorum.

-Hocalarınla konuştun mu?

-Konuştum. Çevremdeki herkes farklı bir şey söylüyor. Kafam daha da karıştı.

-Çocuk doktoru gibi daha uygun bir meslek seçebilirsin.

Dudaklarımı salkıtıp omuzlarımı kaldırıp indirdim. Her şekilde hasta insanlarla uğraşmam gerekiyor. Onlara yardım etmek istiyorum tabi ki ama... Ah bilmiyorum. Rüzgar gülümseyerek bana baktı. Bana biraz daha yaklaşınca yerimde istemsiz dikleştim. Gözlerimi ondan ayıramıyordum.

-Şuan bunu düşünmene hiç gerek yok. Yarışmadan sonra sana uygun bir meslek bulmana yardım edeceğim, benim üniversitemde.

Bir süre şaşırarak ona baktım. Cüretkar bir şekilde bana ilgisini belli ediyordu. Ne yapacağımı ya da ne söyleyeceğimi bilemedim. İstemsiz kahkaha attım. Senin üniversitende diye mırıldandım. Gülümsemeden edemiyordum. İlk defa birisi benimle açık bir şekilde flört ediyordu. Ancak kural kuraldır.

-Ben yatayım, iyi geceler.

Hemen kalkıp çadıra doğru ilerledim.  Konuşmaya devam etmek istemiyorsak en iyi yol uzaklaşmaktır. Çisil bekle diyince arkama döndüm. Bir ağacı işaret edip oraya gitti. Bende peşinden gittim.

Çisil: Sana bir adım atmıştı neden kaçtın?

-Çünkü olmaması daha iyi.

Çisil: Ama neden? Yakışıklı, cool, iyi bir bölümde okuyor ve seninle ilgileniyor. 

Çisil bana soru sorar gibi baktı. Rüzgarın bize baktığını görünce sırtımı ona döndüm.

-Bak... Yarışmadan sonra biz Isparta'ya o ise okuluna geri dönecek. Uzak ilişki gerçekten de çok zor.

-Ben İstanbul'da okumak istiyorum sende İstanbul'a gelebilirsin.

-Ya kazanamazsam. Sonunda kavuşacağını biliyorsan uzaktan ilişki yaşayabilirsin ama kazanamazsam sonuç kuşkusuz ayrılık olacak. Bu değişmez bir gerçek, Yalan mı?

Çisil biraz düşündükten sonra kafasını salladı.

-Haklısın. Ancak ben senin kazanacağına eminim. Notların gerçekten de çok iyi. Sadece korkuyorsun.

-Bence de...

Rüzgar'ın sesini duyunca gözlerimi büyüttüm ancak arkama dönmedim. Çisil beni kandırdı sanırım. Çisil benden uzaklaşınca yavaşça arkama döndüm. Rüzgar bana doğru yürüdü.

-Birinci sınıf başladığında İstanbul'a alışmakta zorluk çekiyordum. Trafik, farklı kültür ve ailemden uzakta olmak beni zorluyordu. Küçük bir şehirde hep ailemin yanında büyüdüm çünkü.  Ayrıca hem çalışıp hem de okumaya çalışıyordum. Anlayacağın zor bir zamandı. Ancak zamanla her şeye alıştım. Şu anda sende zor bir dönemden geçiyorsun ve bir bakmışsın hepsi geride kalmış. Bende senin yanında olacağım.

Rüzgar susup gözlerimin içine baktı. Gülümseyerek teşekkür ederim dedim. 

-Artık uyumalıyız, iyi geceler. 

Geriye doğru bir iki adım atıp önüne döndü. Sonra da yerdeki uyku tulumunu alıp açmaya başladı. Çok havalı gözüküyordu.  Bana hayatını anlatması beni motive etmesi beni çok mutlu etmişti. İlk defa kendimi huzurlu hissediyordum. Sanki o hep yanımda olacakmış gibi hissediyordum şuan. 12.sınıfın başından beridir kafam karman çormandı. Kaygı, korku, hayal kırıklığı, stres hissettiğim tek şey bunlardı. Sürekli olarak geleceğimi ve üniversiteyi düşünüyordum. Rüzgar sayesinde uzun bir süre sonra ilk defa nefes aldığımı hissettim.





PARA AVIWhere stories live. Discover now