Bölüm 24

4 1 0
                                    

Kahve dükkanının önüne gelince dün gece oluşturduğumuz sistemi tekrar oluşturduk. Önünde bizim çadır kurabileceğimiz küçük bir alan vardı. Maalesef kafenin içini kullanmamıza izin verilmemişti.Geldiğimiz zaman hava kararmak üzere olduğu için ilk önce çadırları kurduk. Ateş yakıyoruz filan derken hava çoktan kararmıştı. Ancak kafenin ışığı ortalığı aydınlatıyordu. Açıkçası bu görüntü çok hoşuma gitmişti. Gecenin keyfini çıkartabilirim diye düşündüm.  Dün geceki gibi ateşin etrafında toplandık. 

Batu: Yarışma bittikten sonra kazandığınız parayla ne yapmak istiyorsunuz.

Buse: Ben Yurt dışına gitmek istiyorum.  Belki üniversite de kendi evime çıkarım ama ilk önce istediğim gibi alışveriş yapmak istiyorum.

Çisil: Ben de kendi evime çıkmak istiyorum. Oyunculuk okuyacağım için parlamamı sağlayacak şeyler öğrenmek istiyorum. 

Buse: Ses eğitimi alabilirsin. Hem şarkıcı hem de oyuncu olursun.

Uzun süre bu konu hakkında konuştuk. Ben parayla tam olarak ne yapacağımı bilmiyorum. Çisil ile yazın tatile gitmeyi düşünmüştük. Hatta ders grubumuzdaki iki kişi de bizimle gelecekti ama onun dışında karar vermeyi ertelemiştim. Sanırım... Ihmm.. Benim hiç hayalim yok.  Ailemin maddi durumu da iyi. Sanırım ilk yapacağım şey özel ders almak olur. Büyük ihtimalle üniversite de yurtta kalırım. Bu parayla dört yıl rahatça okurum. Ancak özel üniversiteye para vermek istemiyorum. Rüzgarın okulunda bölüm kazansam güzel olur. Hem Çisil ve Bora da İstanbul da okumak istiyorlar. Batu mezun olunca kendi şirketi için kullanacakmış. Rüzgar ailesinin borcunu ödeyecekmiş. Ateş en büyük hayali olan dünya turunu yapacakmış. Youtuberlık konusunda çok ciddi. İşini severek yaptığını görünce içimde kendime  dair bir hayal kırıklığı oluştu. Umarım bende severek yapabileceğim bir şey bulabilirim. Saat gece yarısına yaklaştığında Çisil yine yapacağını yaptı ve benim utanmama sebep olan bir soru sordu. 

-Bora'yla muhakkak kampa gitmeliyiz. O böyle şeyleri çok sever ancak ben hiç istemiyordum. Bu arada sizin ideal tipiniz ne?

Çisil gözlerini dikmiş Rüzgara bakarken bende gözlerimi belerterek ona baktım. Çisil koluyla Buse'yi dürtünce Buse de Rüzgara bakmaya başladı. Bende elimdeki otla oynarken bir yandan da erkekleri inceliyordum. Ateş bir Çisil'e bir de Rüzgara bakıyordu. Batu ise gülerek bana bakıyordu. Gözlerimiz buluşunca bakışlarını Rüzgar'a çevirdi.

-Tatlı ve yanında eğlenebileceğim birisi. Aynı zamanda zor zamanlarımda yanımda olabilecek birisi. 

Çisil kaş göz işaret yaparak bana baktı. Bir şey söylemesin diye işaret parmağımı dudaklarıma götürüp sus işareti yaptım. Rüzgar bana bakıyordu. Ben ona bakınca bana yan gülümseyip göz kırptı. Kalbim depar atmaya başlamıştı. Utanarak kafamı diğer tarafa çevirdim. Ah kesin utandığımı anlamıştır. Çok heyecanlanmama rağmen ona bakmadan duramıyordum. En sonunda pes edip bakışlarımı kaçırmadan ona bakmaya devam ettim. 10-15 dakika sohbet ettik. Ah, kesinlikle onun okulunda bir bölüm kazanmalıyım. Kesinlikle ondan hoşlanıyorum.

 Sabah uyandığımızda Çisil tekrar saçlarımı ördü. Dün gece örgümü açmıştım. Saç uçlarım ağrımaya başlamıştı ancak örgü yüzünden saçlarım kıvır kıvır olmuştu.  Eşyaları toparlar toparlamaz kahve dükkanına geçtik. Pizza dükkanındaki gibi kafede garson vardı. Bu sefer bireysel bir oyundu.

Garson: Hoşgeldiniz... Size menüyü takdir ediyim. - önümüze iki menü koydu.- Bu oyun bireysel bir oyundur. Bu yüzden herkes farklı bir menü alacak.  İsterseniz ilk önce oyunun kurallarını okuyun.

Oyun içerideydi. Bu sefer kuralları Batu okudu.

-Sevgili oyuncular yemek oyununa hoş geldiniz. Bu oyunun ödülü kahvedir. Bireysel bir  şans oyunudur. Herkes sırayla çarkıfeleği çevirir. Çark hangi bölümde durursa o ödül sizindir. İki defa red etme hakkına sahipsiniz.

Çarkıfeleklerin üzerinde karışık menü 1 meni 2 şeklinde beş menü vardı. Menü 5'e gittikçe ödül alanları küçülüyordu. En küçük bölüm ise süper menüydü.  Batu okumayı bitirince garson konuşmaya başladı. Menüleri anlatırken elleriyle ürünleri de gösteriyordu.

-Menü 1, sadece kahve. Menü 2, kahve ve orta boy kurabiye. Menü 3, kahve ve muffin kek. Menü 4, kahve muffin kek ve kurabiye.  Menü 5, kahve ve sandiviç. Süper menü ise sandiviç ve çay üstüne de kahve ve tiramusu. 

Tiramisu deyince Çisil ile bir oo çektik seslice. Yerimde hafifçe zıplayıp tatlı diye seslendim. Buse de camın arkasındaki tatlıya bakıyordu. 

Batu: Tatlının sizi bu kadar heyecanlandırdığına inanamıyorum.

Rüzgar: Madem bu kadar heyecanlısınız o zaman ilk siz başlayın.

Tamam diyerek çarkıfeleğin yanına gittim. Besmele çekip hızlıca çevirdi. İkinci turun sonuna  geldiğimizde menü dördün üstünde durdu. Hemen menüye baktım. Muffin kek ve kurabiye, bir tiramisu değil ama olsun bu da güzel. Dudaklarımı sarkıtıp Çisil'in yanına gittim. Çisil ve Buse menü 3, Batu menü 5, Rüzgar menü 2 ve Ateş süper menüyü kazanmıştı. Hepimiz alkışladık. Ben tatlı bir kahve tercih ettim. Rüzgar ise tadının ne olduğunu bile bilmediğim bir kahve söyledi. Sanırım sürekli kahve içiyor. Ben de hep farklı kahvelerin tadına bakmak istemişimdir ama yemek konusunda yeniliğe pek açık değilim. Sohbet ederek kazandıklarımızın tadını çıkardık. Saat 10 gibi alandan ayrıldık. Kesinleşen bir şey var, maalesef ekstra oyununu oynama zamanımız yok.



PARA AVITempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang