6. Teklif

161 17 176
                                    

İnsan dibe vurmadan bir şeylerin farkına varmakta zorlanır derler. Bazı insanlar vardır, seni öyle bir kullanır ki ruhun bile duymaz. Yüzüne güler ama arkandan iş çevirmekten de geri kalmaz. İşte bu gibi durumlarda artık elimizde insanların bizi kullanacağı bir şey kalmayınca fark ederiz çoğu şeyi. Herkes anlar, biz anlamayız... "O sana zarar veriyor, anla artık" derler ama biz ihtimal vermeyiz. Düşünmeyiz bile. İlk tanıdığımız an nasılsa şimdi de öyle sanarız. Ama birazcık gözümüzü açsak bir bir görmeye başlarız. Gözlerimizi açmanın vakti geldi de geçiyor bile...

Beynim uyuşmuş gibiydi. Gerçekten söylemesi bu kadar kolay mıydı? Her şey bir son bulacaktı ama neden içim rahat değildi? Duymak istemiyordum sanki, hatta telefonu kapatıp ömrümün sonuna kadar o cevaptan kaçabilir gibi hissediyordum kendimi. Ama nereye kadar kaçabilirdim bilmiyordum.

Arya benden bir cevap beklermiş gibi susmuştu. Konuş dedim içimden, konuşta bitsin bu işkence. Kalbimden geçen sözler dilime uğramadan hiçliğe karışıyor ve kalbimde yitip gidiyorlardı. Korkuyordum işte. Her şey apaçık ortadayken ben bunları ondan duymaktan korkuyordum. Zordu, herkese çare olurken kendimi bu kadar boşlamam zordu.

Kolay mıydı? Hayır. Mutlu muydum? Hayır. Bir karar vermeli miydim? Evet.

Kalbim sancıyordu. Gözlerimi kapattım, nefes aldım. Kendime zaman tanıdım. Komodinin üzerinde duran sudan içtim. Pencereyi açıp soğuk havanın bedenime nüfuz etmesine izin verdim.

Geçti mi? Hayır. Hem de kocaman bir hayır. Kalbim hala göğüs kafesimi delmek ister gibi çarpıyordu. Öte yandan hala sessizliğini koruyan Arya nedenini bilmesem de konuşmamakta direniyordu.

"Anlat" dediğimde kendime inanamadım. Uzun zamandır kafeste kalan bir kuşun serbest kalması gibi özgürce çıkıvermişti dudaklarımın arasında esir kalan kelime. Bir yanım aferin kızım! Diyordu diğer tarafımsa ne kadar çok şey bilirsen o kadar çok canın yanar aptal diyordu. Ama olmuştu bir kere geri adım atmayacaktım. Tüm cesaretimi topladım ve duyacaklarıma kendimi hazırladım.

Karşı taraftan bir gülme sesi işittim. Yanlış duydum sanırım diye kendimi sorgularken neşeli bir tonda konuşmaya başlayan Arya yanlış duymadığımı bir tokat gibi yüzüme vurmuştu.

"Yarın yanına geliyorum. Seni o kadar çok özledim ki bir an önce sarılmak istiyorum. Sen nereden öğrendin bunu?"

Ne? Ciddi olamazdı. Ben Gürkan ile olan ilişkisini açıklayacak sanarken bu duyduklarım beni şoke etmişti. Gelmesi kesinlikle beklediğim bir şey değildi. Kendimi çoğu şeye hazırlamıştım ama buna değil. Henüz öncekini atlatamamışken gelen yeni bir şok beni transparan ediyordu sanki.

Aslında mantıklı düşününce gelmesi iyi olabilirdi. Eğer yakın olursak birşeyleri öğrenmem daha kolay olabilirdi ama bunu tek başıma yapamayabilirdim. Bengü'ye anlatma fikri aklımda dört dönerken birden Arya'nın sesini duymamla kendime geldim.

"Sevinmedin mi?" Üzgün gibi çıkan ses tonu bir çok yalanı içinde barındırıyordu.

"Sevindim tabi, sevinmez olur muyum. Birden duyunca şaşırdım sadece."

"Tamam, benim kapatmam lazım yurtdışından müşteriler gelecek onlara otel ayarlamam lazım bir kaç dosyanında üstünden geçeceğim.

"Tamam görüşürüz" dediğim gibi telefon kapanmıştı. Cidden acelesi olmalıydı. Uyku yavaş yavaş tesirini göstermeye başlayınca yatağıma girdim ve kısa sürede uykuya daldım.

İki saat önce..

Barlas

"Kaç saat oldu bir işi halledemediniz mi hala?"

Kanlı Geçmiş Where stories live. Discover now