1.9

5K 342 90
                                    

Selam! Biz sanırım unutturduk biraz kendimizi, hemen gelelim dedik.

Bu sefer beklettim evet, ama sınavlarım vardı biliyorsunuz. Bittiler ve inşallah biz ramazan bitmeden otuza tamamlamaya geldik!

Ben yokken baya büyümüş buralara maşallah diyeyim, Not Defteri'ni geçmiş. İki gündür babama gösterip bununla övünüyorum (asla denemeden kötü aldığım için şirinlik yapmaya çalışmıyorum.)

Neyse, uzatmayalım bölüme geçelim. İyi okumalar dilerim efenim 💛✨

_____________________________________________________________

"Kızım kaçılır mı öyle birden!?" Zehra bilmem kaçıncı kez aynı şeyi tekrarlarken gözlerimi diktiğim yerden ayırmadım.

"Ya Zehra, tuhaf oldum diyorum. Dejavu gibi ama... Af! Bilmiyorum."

"Neden böyle hissettiğini mi bilmiyorsun?" Başımı salladım. "Bu konuda da sana Feza dışında kimse yardımcı olamaz sanırım." Neden böyle dediğini anlamadım.

"Neden öyle dedin?"

"Bir şey demedim." dedi ayağa kalkarken. "Yarın sabah dersim var kuşum, gitmem gerekiyor. Sonra uzun uzun konuşuruz olur mu?" Başımı salladım. Onu yolcu ettikten sonra tekrar odama dönecekken kapı çaldı. Kapıyı açtığımda ise karşımda hiç beklemediğim biri vardı.

"Feza Bey?" Feza, ismine eklediğim hitap şekli ile bozuldu.

"Müsaitsen benim konuşmak istediğim bir konu var." Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı.

"Eğer geçen gün ki konuysa," diye başlamıştım ki devam etmeme izin vermedi.

"Tavrınız net, biliyorum. Ama o değil, merak etmeyin."

"Peki o zaman, ben anneme haber verip geleyim." Başını salladı.

Annemin zaten bizi koridorda dinlediğini gördüm. Kapının arkasındaydı.

"Git kızım, git." Bu kadar istekli olmasına bir anlam veremesem de başımı sallayıp portmantodan yağmurluğumu alıp üzerime geçirdim. Ayakkabılarımı da giyip aşağı indim. Feza kapıda bekliyordu. Sessiz bir şekilde aşağıdaki parka ilerlrdik. Boş olan parkta gölgelik olan bit çardağa oturduğumuzda konuşmasını bekledim.

"Mahinev," dedi ellerini masaya koyarken. Bana ismimle hitap etmesi tuhaf gelmiyordu garip bir şekilde. Sanki olması gereken buymuş gibi. "Bunu söylemek istemiyordum, sen kendin hatırla istiyordum ama olmadı." Zaten çatık olan kaşlarım daha çok çatıldı. Neydi olmayan acaba?

"Biz seninle önceden tanışıyoruz Mahinev, tanışma demek az kalır hatta." İyice çorba olan kafam yüzünden konuşmazken beni anlayarak konuşmaya devam etti.
"Bir yıl önce biz mahalleye taşındık, yine aynı eve."

Nasıl yani, bir yıl öncesini unutacak kadar balık hafızalı olamazdım herhalde. Kafam allak bullaktı.

"Sonra seninle tanıştım, garip bir tanışmaydı. Bir süre sonra fa birbirimize karşı olan hislerimizi fark ederek konuştuk ama sen benden hızlı çıktın tabii," diyerek sessizce güldü. Ama ben gülmüyordum, çünkü anlattıkları benim hayatımdan değil gibiydi.

"Sonrasında bir süre konuştuk, görüştük ve bir karar alarak evlendik."

"Çüş!" Ani tepkimi muhtemelen beklediği için şaşırmadı. Yerimden kalktım. "Çüş yani Feza, evli miyiz biz?" Başını salaldı usulca. "Babamla ben kardeş miyiz gibi oldum, ne evlisi?"

"Sakin ol diyemeyeceğim çünkü tuhaf ama bir otur, anlatacağım." Yavaşça yerine oturdum ama diken üstündeydim. Bu adamın anlattığına göre evliydim, hem de onunla!

"Sonrasında gayet güzel geçen bir evliliğimiz varken, üçüncü ayda sen bir kaza geçirdin." Ses tonu değişmiş, gözlerini kaçırmıştı. Dolan gözleri ise içimde bir yerlere dokunuyordu istemsiz.

"Suçlusunun benim olduğum bir kaza ve hafızanı kaybettin."

_________________________________________________________________________________________

Bittiii!

Feza dayanamadı, açıkladı. Ama haklı çocuğum, kim dayanır bir yıl sevdiğinin yabancı gözlerine? Vicdan azabı da vardı tabii.

Bundan sonra buradayım arkadaşlar, günde en az iki bölümle hem de! İnşallah otuz yapacağız ya bayram bitene kadar...

Ama daha çok yolumuz var, metsk etmeyin. Daha yeni başlıyoruz yani

Hayırlı geceler, Allah'a emanet olun ✨🌙💛

Bir Teravih Meselesi |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin