sorry,i was late» 10

6.9K 767 238
                                    

Zihnimde yarattığım kuytu karanlık labirentten,hissizleşmiş ellerimi soğuk duvara sürterek geçtiğimde yüzümde hissettiğim yağmur damlalarıyla kafamı gökyüzüne doğru kaldırdım. Küflü bir romanın yapraklarında kalmış gibiydim ve zaman kavramı her nefes alışımda biraz daha yitiyordu.

Bir anda yakınımda hissettiğim bulanık fısıltılarla kafamı yana doğru çevirdim.İnce bir ip halindeki ışık kümesi gözlerimi yakarken çıplak kolumu yüzüme doğru siper edip ışığa doğru yürümeye başladım.

Işık kümesine yaklaştıkça ses kaynağına daha da yaklaşıyordum.Aradaki mesafenin azalması başımda kuvvetli bir ağrıya neden oluyordu ve bacaklarımı daha da güçsüzleştiriyordu.

Nefes alamadığımı hissedip yere kapaklandığımda ışık tarafından çekildiğimi hissettim.

Bir anda ciğerlerime dolan keskin ve tırtıklı hava göz kapaklarımın irice açılmasına neden olurken karın bölgemde hissettiğim acıyla kuru ve sessiz bir çığlık attım.

"Şşş her şey yolunda Yun, güvendesin."

Gözlerim kulaklarımı yakan sese yöneldiğinde Jung Kook'un endişeli suratını bir cam kavanozun içinde görmüş gibi olmuştum.

"Ben buradayım,sakın kıpırdama."

Karnında hisssettiğim şiddetli yanma hissi ve acının aksine yanaklarımdan süzen soğuk gözyaşlarıyla kafamı hafifçe salladım ve titrek bir nefes aldım.

Jung Kook terden çehreme yapışmış saç tutamlarını geriye doğru itip son bir kez şefkatle bana baktı.

"Doktoru çağıracağım,hemen geleceğim tamam mı?"

Bir tepki vermemi beklemeden hızlı adımlarla odadan çıktığında kafamı hafifçe kaldırdım ve etrafima baktım.

Pekâlâ,gözlerimi açtığımda bir Park Ji Min'le karşılaşmayı ve bir an önce ondan bir şeyler zırvalayıp neden bu halde olduğumu öğrenmeyi umuyordum fakat görünüşe bakılırsa hiç umrunda bile olmamıştım.

Gözlerimi sıkıca yumup vurulduğum anı hatırlamak için büyük bir çaba harcasamda bunun tek getirisi biraz daha şiddetli bir baş ağrısı olmuştu.

"Yun Hwa?"

Bilindik sesle gözlerimi tekrar araladığımda bir süre önce hissettiğim heyecan ve nefret duygusunun bir kez daha bütün iliklerimde yayıldığını hissettim.

Cumhurbaşkanı şefkatle yüzüme bakıyordu ve bunun bir rüya olduğunu düşünsem de olmadığını biliyordum.

"Hoşgeldiniz."

Cumhurbaşkanı kafasını hafifçe sallayıp, bir poyrazı andıran gözlerini karnıma sabitlerken samimiyetine pek inanamadığım duygulu sesiyle mırıldandı.

"Gerçekten ucuz atlatmışsın."

Kafamı belli belirsiz salladıktan sonra bedenimi hafifçe doğrultup eğildim ve sesimin gür çıkması içim kuruca öksürdüm.

"Acaba bana neler olduğunu anlatabilir misiniz?"

Cumhurbaşkanı ,bakışlarını karnımdaki yaradan çekip yüzüme sabitlediğinde bu soruyu gerçekten sorduğuma pişman olmuştum.Yüzündeki yadırgayan bakışlar,samimiyetten uzak kelimelerimin ve gayri resmi konuşmamın etkisi altındayken arkasındaki korumanın elindeki çiçekleri kenarımdaki komodinin üzerine koydu ve geriye doğru adımlayıp son bir kez bana baktı.

"Sadece bir suikaste kurban olduğumuzu bilmen yeterli Yun,detaylarını Park Ji Min anlatır,sen sadece çabuk iyileşmeye çalış anlaştık mı?"

killer melody » ji min ✅Where stories live. Discover now