assembly» 29

5.6K 704 1.3K
                                    

Okumaya başlamadan önce cips çikolata ne varsa yanınıza alın.Çünkü, 3778 kelimelik bir bölüm okuyacaksınız.Iyi okumalar!

Soğuk hava akımı bedenimi sarıp sarmalarken,aklımın galaksinin en köşesinde sıkışıp kaldığını hissediyordum.

Inanmak istemiyordum.

Kalbimin dehşet bir acıya maruz kaldığına inanmak istemiyordum.

Hayatımın geri kalanı olarak sıfatlandırdığım adamın,bir hiç uğruna gitmiş olduğuna inanmak istemiyordum.

Göğüs kafesimde sıkışıp kalan ihanet hissinin,gerçek bir kâbus olduğuna inanmak istemiyordum.

"Böyle bir şey o-olamaz."

Ellerim bu ağırlığın altında titrerken,gözbebeklerimin kenarlarına birikmiş gözyaşlarımı akıtacak gücü bile kendimde bulamıyordum.

Bomboş hissediyordum.

Ruhumun külleri kendini bu boşlukta savurmaya,yarım kalan aklım idam kalemini kırmaya başlamıştı.

Vicdanım,ihanete uğramanın verdiği acıyla tımarhanesinin duvarlarına kendini çarptırıp duruyordu.Hayatım pahasına tutunduğum nedenin bir yanlıştan ibaret olması gerçeği canımı yakıyordu.

Park Ji Min,gitmişti.

Geride cesetimi bırakarak.

Yeon Ai,gitmişti.

Sırtımda yeni bir yaraya sebep olarak.

"Bir nedeni olmalı Yun Hwa."

Jung Kook kafasını soğuktan kızarmış ellerinin arasına aldığında,yüzündeki kurumuş gözyaşlarını henüz farkediyordum.

Aynı acıların koynundaydık.

Ben,cehenneminde bile bile kor olduğum Park Ji Min'den arda kalan parçalanmış bir kül iken Jung Kook ise,aşk sandığı kıvılcımda,Yeon Ai'nin kıyılarında boğulan bir dumandı.

"Nedeni yok,Ji Min'in istediği buydu."

Yorgun bir ses tonuyla fısıldadığımda Jung Kook kafasını kaldırıp bakışlarını yüzüme sabitledi.

"Ne demek istiyorsun?"

Gözbebeklerinde birçok nida hüküm gösteriyor,kirpikleri ise yağmurun geldiğini haber verirmişçesine titrekçe çığlık atıyordu.

Aramızdaki mesafeyi azaltıp önüme dikildiğinde, "Yollarımızın ayrılmasını istedi." dedim titrek bir ses tonuyla. "Birbirimize zarar verdiğimizi düşünüyor."

Jung Kook sinirle ellerini saçları arasından geçirip ahşap masaya sert bir tekme savurdu.Sakinliğinin içinde yaşadığı büyük tufana yenik düşmesine izin vermiş görünüyordu.

"Dün anlamalıydım."

Merakla ona bakarken bedenimi kendine doğru çekip kucağına aldı ve derin bir nefes verdi.

"Benden söz vermemi istedi." Burun delikleri hararetli nefesi karşısında savrulmuştu."Her koşulda yanında olacağıma dair."

Dudaklarından dökülenler bir süre tepkisiz kalmama neden olduğunda,ağladığımı farkedemeyecek kadar boğuluyordum.

Ellerini her tuttuğumda ara sokaklarında kaybolduğum Park Ji Min adındaki mahkum olduğum şehir, yıkıntılarını kalbimin kıyılarına vuruyordu.

Berbat hissediyordum.

Ölüyordum.

Sol köşemde yetiştirdiğim çiçeklerin solmuş yaprakları karın boşluğuma hayasızca düşüyor,gölgesinde kalan dikenleri ruhumu acımasızca tırmalıyordu.

killer melody » ji min ✅Where stories live. Discover now