snowdrop» 25

6.1K 673 436
                                    

Medyadaki şarkıyla okursanız,daha çok o moda girersiniz.İyi okumalar.

Hayat,nefes aldığımız her an ektiğimiz tohumların yeşerttiği bir bahçedir.Eğer onu sulamayı bilirsen,o da sana cennetinin kapılarını açacaktır." derdi her zaman babam.

Küçük bir kız çocuğuyken hiçbir anlam veremediğim bu söz,hayatın cehenneminde sıkışıp kaldığım an bana ağırlığını göstermişti.

İnsanlar mutlu hissettiğinde orkide ekerlerdi hayat bahçelerine.Mutsuz hissettiklerinde gelincik,gururlu hissettiklerinde lisyantus,güçlü hissettiklerinde iris çiçeği,aşk ve sevgiyi hissettiklerinde yeşil antoryum.

Benim hayatım umudumu suladığım her damlada kendi köküne zarar veren,geride yapraklarına bulaştırdığı umutsuzlukla nefes alan kadife çiçeği ; kanlı gözyaşlarımla suladığım,ölüm ve kederin annesi bir siyah güldü belki de.Bu iki çiçek,kontrolümden çıkan sarmaşıklarını tohumuma sardığı her an biraz daha talan oluyor,biraz daha cehennemi yaşıyordum.

"Uyanmışsın."

Sağ tarafımda hissettiğim kıpırtı düşüncelerimden sıyrılmama neden olduğunda,kafamı tanıdık sesin sahibine doğru çevirdim.Boyattığını henüz farkettiğim siyah saçları dağılmış,iri gözlerinin altları uykusuzluğunu belli edecek şekilde kızarmıştı.

Fakat buna rağmen,dünyanın yedi harikasını kıskandıracak güzelliği simasından ışıltıyla akıyordu.

Bakışlarım Ji Min'in yüzünde gidip gelirken, "dün öylece uyuduğuna inanamıyorum." dedim kısık bir ses tonuyla.

Aklıma dün gece Ji Min'in çok konuştuğumu söyleyip uyuduğu geldiğinde gözlerimi devirmeme engel olamamıştım.Ruh halinin bir gelgitten oluştuğunun farkındaydım fakat yine de aramızdaki yakınlığın sürekli olmasını istediğimi inkar edemezdim.

"Senin yüzünden uyuyamadım,attığın tekmeler sağ olsun."

Elini yüzüme götürüp buruşturduğunda bacağına yeniden bir tekme atıp "gitsen iyi olur." dedim mırıltıyla. "Birazdan kontrol için gelirler."

Ji Min kafasını belli belirsiz sallayıp kalktığında -arada sözümü dinliyordu.- yatağın kenarlarından tutunarak doğruldum ve kirli beyaz renkteki çatlak duvardan sızan kar suyuna umutsuzca baktım.

Kış,olumsuz yanlarını göstermeye başlıyordu.

"Kış gerçekten geldi."

Islanan koltuğu geriye doğru çekmeye çalışırken belimde hissettiğim ellerle nefes alışım kesikleşmişti.Pekala,bu eylemi defalarca gerçekleştirmiştik fakat hala alıştığım söylenemezdi.Park Ji Min nefes alışıyla,gülüşüyle,kirpiklerini titretişiyle bile nefesimi kesebilecek bir iradeye sahipti.

"Bizi ilgilendirmiyor,ne de olsa yakında buradan gideceğiz."

Kafasını boynuma sabitleyip mırıldandığında "bir poliganum gibisin Park Ji Min." dedim saçlarını karıştırıp. "ayrıca bu hallerine alışık değilim."

Ji Min kafasını boynumdan kaldırdı ve gözlerimin içine baktı.Gözbebeklerimizin temas bulduğu her saniye biraz daha ona çekiliyormuş gibi hissediyordum.Bir çınar ağacını devirebilecek iradedeki parlayan irisleri kutsanmış bir tılsımı andırıyordu.

"Poliganum?"

Kaşlarını çatıp meraklı bir ifadeyle süzdüğünde "bir çiçek." diye cevapladım sırtımın ağrısıyla yüzümü buruştururken. "yıkıntıların ve hasarlı şeylerin üzerini kapatmak için kullanılır.Bir kere ektiğinde bir daha ondan kurtuluş yoktur."

killer melody » ji min ✅Onde as histórias ganham vida. Descobre agora