breath» 23

6.2K 711 750
                                    

Aylardır yazmayı beklediğim olayı sonunda yazdım,mutluyum.

MM:: Bölümden JiKook + Exid-l.i.e

--

"Beni burada bırakmayı düşünmüyorsunuzdur umarım?"

Kollarımı göğsümde birleştirip,yarım metre alçağımda duran iki bedene sitemle bağırdığımda aldığım tek cevap hafif bir omuz silkintisi olmuştu.

Bir koleksiyon gibi biriktirdiğim bütün soru işaretlerinin cevabı birkaç metre mesafemde benimle yüzleşmek için beklerken,aşağıda bana kararlı bir şekilde bakan iki çift göz yüzünden bundan alıkonuluyordum.

"Hala yaralısın,seni peşimden sürüklemek istemiyorum."

Ji Min elindeki koyu renkli el fenerini yüzüme doğru tuttuğunda yüzümü buruşturdum ve "burada yaralı olan tek insan ben değilim." dedim tıslayarak. "Aşağıda her kim varsa onu görmeyi hakediyorum."

Cümlemi tamamlayıp aşağıya inmek için bir atılımda bulunduğumda Ji Min ahşap merdivenden yeniden çıkmaya başladı.Haklı olduğumun farkına vardığını umup merdiven basamağında sabit kaldığımda bir kolunu tutunduğu ahşaptan kaldırıp belime sabitledi.

"Aptalsın,biliyorsun değil mi?"

Sıkıldığını belli eden bir nefes verip belimdeki elini sıkılaştırdı ve aşağı doğru adımlamaya başladı.Beni düşündüğü için geride bırakmak istediğinin farkındaydım fakat böyle bir durumda,karanlık hücrede dört duvar arasında sıkışıp zihinsel acı çekmek yerine,sorularımın cevabını almak için fiziksel acı çekmeyi tercih ederdim.

Ji Min sonunda ayaklarını toprak zeminle buluşturduğunda diğer elini de belime sabitleyip bedenimi kaldırdı ve aşağıya doğru çekti.

"Hazırsanız gidelim."

Jung Kook sırtını yasladığı nemli topraktan çekip silkelendiğinde Park Ji Min'in pişkince sırıtan yüzünü ellerimle buruşturdum ve kafamı salladım.

Ji Min ön tarafımıza geçip,elindeki feneri zeminle buluşturduğunda içimdeki bir çınar ağacının esintisine benzeyen güçlü heyecan dalgalarına teslim olmamak için büyük çaba sarfediyordum.

Sadece acı çığlıklarımızı ve bitkisel hayata giren kurtulma şansımızı bünyesinde besleyen hikayemize,hiç beklemediğim bir anda yeni bir nefes eklenmiş ve başrollerin yeniden gözlerini açmasında ölümcül bir rol üstlenmişti.

Üçüncü şahısa minnettardım.

"Bizi bekleyen kişiyi tanıyor muyuz?"

Jung Kook bir elini topraktan duvara yaslayıp fısıltıyla konuştuğunda,Ji Min arkasına dönüp anlam veremediğim bir bakış fırlattı.

Gözbebeklerinde hafif bir heyecan yanıp sönüyordu fakat yüz ifadesi,son nefesini sararmış yapraklarındaki mürekkebi akmış yazılara üfleyen bir kitabı andırıyordu.

Karın boşluğumda,benden bir şeyler sakladığına dair bir his çığ gibi büyürken,ona o kadar dikkatli bakmış olmalıyım ki gözlerini benden kaçırdı ve belli belirsiz mırıldandı.

"Kişiye göre değişir."

Daha sonra tutmam için elini uzattığında,üşüşen kötü düşüncelerden arınmak için derin bir nefes aldım ve elini sıkı sıkı kavradım.

Karşımdaki kişinin kötü biri olmadığına emindim fakat olsa bile umrumda değildi.

Şuan bu eli tutuyor olmak bile benim için büyük bir lütufken mutlu yada mutsuz olmak umrumda değildi.

killer melody » ji min ✅Where stories live. Discover now