dream» 21

6.7K 657 756
                                    

Öncelikle sizi bir konuda bilgilendirmek istiyorum.Yapacağım final iki parttan oluşacak ve ben ilk partını önceki bölümle yayınladım.O bölüm sadece önceden birkaç şeyi belirlemeniz içindi,yani hikayelerde nasıl flashback olursa ben de geleceğe gidiş (?) tarzı bir şey yaptım.Yazacağım bölümler 2016 senesinden devam edecek yine.Final bölümü de önceki bölümün devamı olacak.Anlamayan var mı.....?

Ayrıca geçen bölümde okuduğunuz mektubun 43. mektup olduğunu da hatırlatayım dedim.

İyi okumalar!

MM : JiYun + Pink :: Fuckin Perfect.

--

2016/Aralık

Bu sana yazdığım 44. mektup Park Ji Min.

Sana olan aşkımın sarmaşıkları,bataklığında boğulan ruhumun kara deliklerini delik deşik ediyor.

Okyanus akan kum saatime kanlı gözyaşlarım ve feryatlarım aktığından beri acı her yerde,içimde,keşfedemediğim tüm derinliklerimde.

Acı parmak uçlarımda,dokunsam geçecek.

Dokunamıyorum.

Anılar nüfuz ettikçe aklıma,toplanıyor geçmiş günlerin yaprak açmış güllerinin dikenleri parmak uçlarıma.

Kanlı gözyaşlarım süzülüyor yanaklarımdan,farkında değilsin Park Ji Min.

Sana dokunsam bitecek bu karmaşa,dinecek sarmaşık tohumlarına değen yağmurlar.

Farkında değilsin.

Acı sensin Park Ji Min.

Her yerimdesin,fakat seni dindiremiyorum.Günden güne tükeniyorum fakat iyileşmek de istemiyorum.

Seni bitirmek istemiyorum Park Ji Min.

Ben bitiyorum.

Seni seviyorum."

Avuç içlerime akıttığım özlemim ve hissiyatım,elimdeki kalemi hafifçe titretiyor,buruşmuş kağıda anlamlandıramadığım onlarca motifi nakşediyordu.

Bugün 54 gün olmuştu.

Onsuz nefes aldığım,zamanın soğuk demlerinin boğazımda bir dal parçası gibi savrulduğu 54 gün olmuştu.

İçimde kıvılcımını söndürmemeye ant içmiş umudum,gözyaşlarımın akıntısıyla gün geçtikçe daha da soluyor,her gün bedenimde yer bulmuş sigaralar,gitgide yıpranan kalbimin üzerinde son buluyordu.

Park Ji Min'i özlüyordum.

Küçük hücre camından dışarı süzülen yumuşak kar tanelerinde umutsuzca onu arıyordum.Hala bir aptal gibi,islenmiş duvarlarımda,onunla devam ettiğim hayatı canlandırıyor,kulağıma sinmiş acının tonlarında,onun kadife ses tonunu arıyordum.

"Titriyorsun,Yun Hwa."

Jung Kook, üzerime kalın bir örtü örtene kadar titrediğimin farkında bile değildim.Enkazı altında kaldığım acı,bir şekilde diğer hislerimi yeriyor ve onları emekliye ayırıyordu.

"Üşümüyorum."

Omuzlarımda yer bulan örtüyü hafifçe ittirdiğimde Jung Kook'a vaktimi ayıramayacak kadar meşguldüm.Nefes aldığım bütün dilimi,Ji Min'le doldurmak,sadece ikimizin başrolü olduğu dünyada kaybolmak istiyordum.

"İnat etme,hasta olacaksın."

Yorgun ve ihtiyatlı nefesim loş hücrede yankılandığında,iliklerime kadar yer bulmuş kasvetli soğuğun tıkılı kaldığım mevsimden olmadığının farkındaydım.İçimdeki engebeli orman,kendini çoktan beyaza bürümüştü ve bana bir kışı yaşatıyordu.

killer melody » ji min ✅Where stories live. Discover now