#Park Jimin'in Sevgilisiyim#

4.7K 256 255
                                    

   Ağlaya ağlaya uyumak kadar aciz bir olay var mıdır şu dünyada?

Sevdiğin erkekle sarılarak uyumak, annenin sıcacık kucağında uyumak, arkadaşlarınla bol kahkahalı sohbetlerin sonucunda uykuna yenik düşüp uyuyakalmak gibi güzel seçenekler varken, neden en acımasız şekline denk gelmiştim?

Nemli gözlerimi, daldığım derin uykudan ayrılıp açmamın sebebi, penceremden gözüme doğru giren güneşdi.

Olduğum yerde sırt üstü uzandım ve boş gözlerle tavana baktım. İğrenç bir şekilde yumurta kokuyordum, saçlarım yapış yapıştı. Ama şu an bu yataktan kalkıp duş almayı hiç istemiyordum. Hatta hiçbir şey yapmak istemiyordum. Biri gelse ve beni mumyalamak istediğini söylese sesimi bile çıkarmadan razı olurdum.

İç sesimi oturma odasından duymuş olacak ki kapıyı Sun Hee çaldı. Dün gece kilitlemiştim ve uyuyakaldığım için öylece kalmıştı.

İlk çalışında açmadım. Birkaç kere daha tekrarladığında yataktan zorla ayrılıp ayaklarımı sürüyerek kapıya ilerledim. Anahtarı yavaşça döndürüp kapıyı açtım ve sıfır mimikle karşımda zorla gülümseyen Sun Hee'ye baktım.

Benim halimi gören Sun Hee bir anda yüzünü büzüştürerek konuştu.

"Ah berbat kokuyorsun. Git ve hemen bir duş al!"

Tişörtümün ucundan minicik tutup beni banyoya soktu ve ardımdan kapıyı kapattı.

Çıkma girişiminde bulunmadan yavaş adımlarla aynanın karşısına geçtim. Görüntüm kesinlikle iğrençti. Zaten pekte güzel bir kız olduğum söylenemez... Acaba, Jimin beni bu yüzden mi istemedi?

Onu düşünmek, kabuk tutan  yaramı tekrar kanatmak gibi olmuştu. Gözümden bu sefer tek bir yaş akmıştı. İnce bir çizgi halinde aşağıya giden bu damlayı umursamadan üzerimdekilerden kurtulup kendimi soğuk suyun altına attım.

Sanırım bu kendime gelmeme yardımcı olurdu...

Kısa sürede duş alıp ıslak ayaklarımı soğuk zeminle buluşturdum. Dolaptan aldığım bornuzla vücudumu sarıp banyodan dışarı çıktım. Islak adımlarımı yerde çekinmeden sürürken, kahvaltıyı çoktan hazırlamış olan kızlar bana bakıyordu.

Odama girip dolabımdan aldığım kot şortumu ve tişörtümü üzerime geçirdim. Makyaj masamın yanında ki saç kurutma makinesiyle saçlarımı kuruttum. Çantamı ve telefonumuda alıp odamdan çıktım. Hazırlandığımı gören kızlar bana bakarken Hoon Na sordu.

"Nereye?"

Cevap vermeyip ayakkabılığın yanına gittim ve beyaz spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdim.

Kızlar yanıma geldiğinde bu sefer Sun Hee sordu.

"Nereye gidiyorsun?"

Kafamı sakince kaldırıp bir türlü mimik kazandıramadığım yüzümü onlara çevirdim.

"Gitmem gereken bir yer var."

"Neresiymiş orası?" diye atıldı Hoon Na.

Sinirlerim zaten son demlerindeyken onların beni böyle sıkması sabrımı taşırıyordu.

"Kızlar beni rahat bırakır mısınız?!"

Bu sert girişimime ikiside şaşırmıştı. Beni rahat bırakmanın daha iyi olacağını farkına vararak soru sormayı kesip öylece gidişimi izlediler.

Birkaç metre yürüdükten sonra ileriden bir taksinin geldiğini görüp durdurdum.

"Nereye?" diye sordu taksici adam.

WINGS | pjmWhere stories live. Discover now