~Özel Bölüm~

1.9K 129 52
                                    




Kitap 20k olmuş yuppiii! Bende ayrı bir yeri var bu kitabın. Aslında özel bölüm yayınlamayı düşünmüyordum, finalin etkisini bozmamak için, ama okuyucularımın istekleri üzerine flashback tarzı bir özel bölüm hazırladım sizlere. Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalaarrr❤️

-




  "Hyung şu ipi biraz daha kısaltmalısın."

"Eğer öyle yaparsak çok yüksekte olacak, nasıl çıkacağız üstüne?!"

"Ben seni kucaklayıp bindiririm hyung."

Yarım saate yakın süredir hamağı ağaca nasıl bağlamaları gerektiği konusunda ortak bir fikire varamayan ikili, kendi aralarında komik bir tartışmaya girmişlerdi. Jungkook'un son lafıyla Jimin sevimli bir şekilde öfkelenerek Jungkook'un poposuna fazla sert olmayan bir tekme atmıştı.

"Siz ikiniz eğer biraz daha o hamak üzerinde tartışmaya devam ederseniz burada açlıktan öleceğiz!"

Sun Hee'nin bağırmasıyla birbirleriyle uğraşmayı bırakan ikili sonunda bir karara varıp hamağın ipini ağaca bağladılar ve kıkırdayarak yanımıza geldiler. Sun Hee masanın ortasında ki tencerede duran yeni pişmiş etleri tabaklarımıza koyarken ben de içecekleri bardaklara dolduruyordum.

Hayatımızın son zamanlarda birçok kötü şeyler yaşamıştık. Her ne kadar hatırladığım her an mideme kramplar girse de zaman geçtikçe alışmak zorunda olduğumuz Hoon Na'nın ölümünün ardından geçirdiğim hastalık, bizleri daha da çıkmaz bir hale sokmuştu. Girdiğim komanın ardından uyanmayı şükürler olsun ki başarabilmiştim. Hastanelerden büyük bir nefret yaşadığım dönemde Jimin'in bana hastanede evlilik teklifi etmesi üzerine yüzümde oluşan buruk gülümsememle hayatımın en güzel anlarından birinide yine hastanede yaşamıştım ve bu olay hastanelere olan nefretimi biraz da olsa kırmıştı.

Nişanımızın Türkiye'de olmasının ardından burada da fazla lüks olmamasını istememe rağmen Jimin'in bana aldırış etmeyip oldukça pahalı bir organizasyon düzenlemesi ile bir düğün gerçekleştirmiştik.

"Benim biricik sevgilim çok mu acıkmış?"

Jimin masadaki yemeklerden bir parça alarak bana uzatırken Jungkook hyungunun az önce söylediği şeyle birlikte yüzünü buruşturarak ona baktı ve hemen ardından konuştu.

"Hyung gerçekten midemi bulandırmak için mi uğraşıyorsun?!"

Ben ise gülerek Jimin'in bana uzattığı lokmayı sevimli bir yüz ifadesiyle yediğimde Jimin çok gecikmeden Jungkook'a laf yetiştirdi.

"En azından ben tavşan kostümü falan giymiyorum."

Birden masada oluşan kahkahaların kaynağı ben ve Sun Hee olmuştuk. Jimin'in kasdettiği şey yaklaşık 2 ay öncesinde cadılar bayramında Sun Hee'nin Jungkook'a zorla tavşan kostümü giydirmesi olduğundan dolayı bu anı bizim hafızalarımızda sürekli hatırlayıp güleceğimiz bir şey olmuştu. Jimin'de Jungkook'u buradan vurunca haliyle kahkahalarımıza engel olamamıştık.

"Jimin, çok fenasın." diyerek gözümden akan yaşı sildiğimde Jimin, Jungkook'a dil çıkararak yemeğine döndü.

Sun Hee'yle Jungkook'u birbirlerine oldukça benzetirdim. Benzettiğim yönlerinden sadece bir tanesi ise ikisininde oldukça hazırcevap olmaları ve hiçbir lafın altında kalmamalarıydı. Yani Jungkook'da Jimin'i nereden vuracağını çok iyi biliyordu.

"Pekala hyung, bu dediğini birazdan hamağa yetişemediğinde seni kaldırmamı istediğin zaman hatırlatırım."

Jimin anında sinirleri bozularak "seni saygısız velet" diye bağırıp Jungkook'un bacağına vurdu. Biz ise Sun Hee'yle daha da gülerek bu iki şebeği izliyorduk.

WINGS | pjmWhere stories live. Discover now