32/Kırlangıçlar gibi

5.9K 474 31
                                    

Sen aklıma düşünce,
Bir rüzgar duyarım, dolar içime;
Ve göğsümde bir pencere hızla çarpar.

[Metin Altıok]

***

Dilara ofisinin bulunduğu kata adımını attığında Süeda'nın masasının başındaki kalabalığı fark ederek kaşlarını çattı. Elis'in dönüşü, Giz hakkındaki magazin haberleri, Özgür'ün varlığı derken ajanstaki kızlar arasında fiskosu yapılacak konular almış başını yürütmüştü. Çantasının kulbunu sıkıca kavrarken yüzüne, durumu idare edeceğini umduğu ince bir gülüş yerleştirdi. "Dilara Hanım, hoş geldiniz." Kadın Süeda'nın merakla ona çevrilen bakışlarının keskinliğinden kaçmak istercesine başını öne eğerken, onunla konuşan kıza sessizce gülümsedi. "Nasılsınız? Biz de Giz Üstünel hakkında yapılan magazin haberlerini konuşuyorduk."

Tavırlarındaki rahatsızlığı perdelemek istercesine gerilen omuzlarıyla sıkıca çantasına tutunarak belirgin bir meydan okumayla kaşlarını havalandırdı. Bu tarz haberler, ajans çalışanları tarafından hep konuşulurdu. Dilara bu sohbetleri genelde dinlemekle yetinirdi. Ancak bu seferki durum farklıydı. Çünkü kadın daha önce bir menajerin, oyuncusuyla bir barın balkonunda öpüşürken haber yapılmadığına adı gibi emindi. Aklından geçen düşünceler sıkıntıyla saçlarını karıştırmasına neden olurken "İyiyim," demekle yetindi.

"Ben asıl, Özgür Bey bu işe nasıl sessiz kaldı? Onu merak ediyorum."

"Deren?"

Dilara kızların uzaktan izledikleri olaylara bu denli vakıf olmasına şaşırırken, Süeda "Haydi kızlar!" diyerek araya girdi. "Sonra devam ederiz. Dilara'yı kızdırmayalım."

Ofisine geçtiğinde yokluğunda biriken işlerle ilgilenmeye başladı Dilara. Ankara'da olduğu süre boyunca gelen zarflar, masasında küçük bir dağ oluşmasına neden olmuştu. Hızlıca onlara göz attıktan sonra bilgisayarının ekranını kaldırıp gelen elektronik postaları kontrol etmeye başladı. Giz için bu kadar çok teklif geldiğine inanamıyordu. İşleri bir sıraya koymak için önüne temiz bir kağıt alarak ciddiyetle saçlarını düzeltti. Kalemi kağıdın üzerine değdirmişti ki aklını toparlayamadığını fark ederek gürültüyle nefes aldı. Adamın programını kesinleştirmek için onunla konuşmadan önce belki de Süeda'dan yardım istemeliydi. Üst üste yığılı duran zarflara ve paketlere, dosyalara, kağıtlara sıkıntılı bir bakış attıktan sonra kahve istemek için ahizeyi kaldıracakken aralanan kapıyla bakışlarını kaldırdı. Süeda gelmişti.

Elindeki kahve fincanın kadının önüne koyarken "Afiyet olsun," diye mırıldandı Süeda.

"Çok sağ ol, Sü."

Süeda zarif bir baş hareketiyle karşılık verirken Dilara'nın karşısındaki koltuğa oturarak ciddiyetle omuzlarını geriye itti. "Dün sabah kaçırdığın toplantıyı bugün öğlene kaydırdım."

Dilara bakışlarını kaçırarak koltuğunu masasına biraz daha yaklaştırdı. Şu zamana kadar kaçırdığı toplantıların sayısı bir elin parmağını geçmezdi. Dün sabah Giz'le uyanmıştı. Bu düşünceyle derin bir nefes aldı. Bütün bir geceyi adamın kollarının arasında geçirmiş, sabah nefesiyle uyanmıştı. Sanki Dilara yirmi beş yıllık ömrü boyunca tüm sabahlara Giz için uyanmıştı. Deprem gibi teninde körelen gecelerden sağ çıkmıştı. Bir sabah Giz'in yanında uyanmak için... Düşüncelerini ötelemek için soğuk parmaklarını şakaklarına bastırırarak iç geçirdi. "Tamam."

Kağıt EvlerWhere stories live. Discover now