10. Bonnie Ve Clyde

42.9K 2.9K 2.3K
                                    

Oy vermeyi unutmayın lütfen. 

Kaan'ın Açi'ye sorduğu sorulara siz de cevap verin ^^




10. Bonnie Ve Clyde

Bir saniye bile düşünmeden söylediğini yaptım. Koşarak ayakkabılarımı almaya gittim, aldım, koşarak döndüm. Kaan'ın yanında olmak bu sefer farklı hissettiriyordu. Sanki... bir rüya gibi... Neden böyle hissettirdiğini anlamıyorum.

Çıkmadan önce yatağımın üstünde duran şapkasına baktı. "Şapkamı da al."

Şapkasını alıp kapımı kapattım.

Önceki seferde olduğu gibi önce o atladı aşağıdaki arabanın üstüne. Kollarını bana doğru uzattığında, ben de kollarına atladım. Ayaklarımın üstüne inip, göz göze durduğumuzda tekrar çok yakındık.

Yanında kalp atışlarımın değiştiğini daha önce de fark etmiştim ama bu sefer daha farklıydı. Bunun nedenini biliyordum. Kollarını bana doğru uzatmış bekleyen Kaan'a doğru atlarken aklımdan geçenlerdi kalbimdeki farklı ritmin nedeni. O an, nerede olursak olalım, ne olmuş olursa olsun, aşağıda beni bekleyen Kaan olduğu sürece kendimi bir yerlerden bırakmakta bir saniye bile tereddüt etmeyeceğimi düşündüm. Bu düşünce beni öylesine korkuttu ki, tüm vücudum irkildi, midem bulanmaya başladı. Üşüdüm, titredim ama aynı zamanda terledim. Hayatımda bundan daha fazla korktuğum bir an olmamıştı. Aynı zamanda hayatımda bundan daha cesur hissettiğim bir an da olmamıştı ki ben, hep cesur olmak istemiştim. Böyle hissettireceğini bilmiyordum. Kaan, bana bir şey daha öğretmişti. Cesur olmak, korkmamak değildi. Cesur olmak, deli gibi korksan da kendini bir uçurumdan bırakmaya bile hazır olmak demekti.

Aynı anda iki zıt duygunun iliklerine kadar hissedilebileceğini öğrenmek benim için ufak çaplı bir şok, hatta biraz da dehşet verici bir şeydi.

Kaan'la bir arabanın tepesinde göz göze dururken kendini çeken ilk kişi olarak hissettiğim duyguların hakkını verdim. Yaptığım şey hem cesurca, hem korkakçaydı.

Kaan, yere atlayıp benim de inmeme yardımcı olurken, "Bu sefer arabayla gideceğiz," dedi.

Şapkasını uzattım. "Bir planın mı var?"

Şapkasını kafasına ters bir şekilde takıp kapımı açtığında, koltuğa oturdum.

"Evet," deyip kapımı kapattı.

Dolaşıp şoför koltuğuna oturduğunda, "Nereye gidiyoruz?" diye sordum. İçimden bir ses kahkahalar atarak avaz avaz bağırdı. 'Fark eder mi sanki!'

Kaan, keyifle güldü. Planı her neyse aklına gelmesi bile onu keyiflendirmişti.

"Sürpriz. Ama önce telefonunu kullanabilir miyim?"

Neyse ki telefonum henüz çıkarmadığım ceketimin cebindeydi. Telefonu alıp bir numarayı aradıktan sonra söylediği tek şey, geliyoruz, olmuştu. Telefonu tekrar bana uzattıktan sonra, "Bir oyun oynayacağız," dedi ve, "En sevdiğin renk ne?" diye sordu.

"Beyaz."

"En sevdiğin yemek?"

Akşam yemeği falan planlamamıştı değil mi? Yok artık! Bu düşünce bile ne kadar uçtuğumun göstergesiydi. Birkaç gün görüştük diye Kaan'ı sevgilim sanacaktım neredeyse! Çılgınca şeyler düşünmüyormuş gibi düz bir sesle yanıtladım.

İLHAM PERİSİWhere stories live. Discover now